Fenerbahçe'nin Avrupa Şampiyonu olmasının yankıları, spor sayfalarından çok daha ötede, köşe yazılarında rengârenk devam ediyor..
Oray Eğin mesela..
Başarıda en büyük payı olan Ekbe Udoh'u anlatmış.
Türkiye'ye, Türkçeye, Atatürk'e, Anıtkabir'e merakını.
Gençleri kitap okumaya teşvik eden kitap kulübünü..
Katılmadığım bir cümlesi var.. "Ten renginiz farklıysa, her yerde olduğunuz gibi Türkiye'de de ayakta kalmanız iki misli zorlaşıyor.." Ne zaman, nerde gördün bu ülkede insanların renkleri farklı diye ayrımcılık yaşadıklarını Oray?.
Bazıları "O gece o salonda her şey vardı ama bir tek Türk Bayrağı göremedim" derken Yılmaz Özdil "Umudu kesilenler bu fotoğrafa iyi baksın" diye, madalya podyumuna elindeki Türk bayrağı ile çıkan Dixon'un resmini basıp, hayat hikâyesini yazdı. Aile mesleği uyuşturucu torbacılığı yaparken (Annesi bağımlıydı ve ömrünün yarısını içerde geçirmişti.
Ağbisi sokakta sırtından vurulmuştu) yakalanıp önce hapse, sonra ıslahevine kapatılan Bobby (Muhammed Ali) Dixon'un film olacak yaşamını anlattı.
Bu yazıyı tüm spor müdürleri okumalı ve kendilerine sormalı..
"Biz bu adamın nasıl farkına varmadık ve yazmadık?."