Geçen hafta iki haber okudum.
İkisini de size sunmaya karar verdim, alt alta..
Bu ilki...
Hüseyin Coşgun, 16 yaşındaydı.
İşçi çocuğuydu. Sağlık Meslek Lisesinde okuyor, yazları da okul parasını çıkarmak için çalışıyordu. Geçen yaz bir otelde komilik yaparken, metal tezgâha dokundu. Elektrik kaçağı vardı. Çoşgun çarpıldı.
Hastaneye kaldırıldı. 8 gün uğraştılar ama kurtaramadılar.
Ailesi mahkemeye başvurdu.
Bilirkişi raporuna göre, kaçağa neden olan kablo uygunsuz bir bağlantı ile uzatılmıştı. Sisteme, fiyatı 80 lira olan kaçak akım rölesi de bağlanmadığı için, ailenin tek çocuğu Hüseyin hayatını kaybetmişti.
Dosya 8 ay önce Adli Tıp kurumuna gönderildi. Ama şu ana dek otel sahibi ve sorumluları hakkında açılmış dava yok. Çocuğun babası "Elektrik kaçağından başka yaralananlar da var.
Onları kurtarmışlar" dedi.
***
"Bu iki haberi alt alta koyunca, daha da alta bir yorum yazmak gerekir mi" diye düşündüm önce..
Siz de bir düşünün.. Çok ucuz ihmaller yüzünden yılda kaç kez "Ölüm, yaralanma" haberi okuyorsunuz bu ülkede..
Ve de o haberleri veren medyamız bunların bir, tek birini takip ediyor mu?.
Ölen pisi pisine öldüğü ile kalıyor.
Aldıkları can da, o ölüme sebep olan sorumsuzların yanına da kâr kalıyor..
Çünkü bu ülke yasaları eksik, yetersiz..
Bu ülke vatandaşlarının canını malını koruyan, önleyici cezalar zaten yok. Kamu davası bile açılmıyor çoğunda.. Tazminat davalarında ise o Allahın belası utanç hükmü var.
"Tazminat alanı zengin etmez.."
16 yaşındaki tek evladın değeri nedir, Adalet Bakanımız?.
Bunu bu köşenin açıldığı 1990'dan beri her Adalet Bakanına sordum.
Hiç birinin kılı kıpırdamadı.
Konu siyasi olunca balıklama dalan en büyük Hukuk Sivil Toplum Örgütü, Türkiye Barolar Birliği'nin umurunda olmadı.
İktidarı, muhalifi ile TBMM'de "Bu ayıptır" diyen tek milletvekili, tek Meclis Gurubu olmadı.
Kolaycı, uykucu medyam "Popülist değil" diye olayın üzerine gitmedi..
Sinan Çetin'in oğlunun hurda arabası satışa çıkmış.. Onu haber yaptı bu popülist, reyting ve tiraj medyası.. Ama ucuz ölümler dizisine dönüp bakmadı bile.
40 yıllık emeğinin karşılığı aldığı tazminatı boynunda iğne ucu unutan doktorlara geri ödemek zorunda kalan işçi de, 16 yaşında 80 liralık ihmale kurban giden delikanlı da, bir tek bir köşe yazısına konu olmadı..
Bundan sonra da olmaz..
Bizler, çocuklarımız, cezasız kalacaklarını bilen sorumsuzlar yüzünden ölmeye, sakat kalmaya devam ederiz.
Çünkü onları sorumlu yapacak Ceza Yasaları da yok bu ülkede, korkutacak tazminat davaları da..
Bu iki olay mesela Amerika'da olsaydı, boynunda iğne unutulan işçi şimdi dolar milyoneriydi.
Elektrik kaçağından ölen çocuğun ailesi de öyle..
Para acıları azaltmazdı ama, cezaların yüksek olması, başkalarının da pisi pisine ölmesi ya da sakat kalmasının önüne geçerdi, hiç değilse..
Şimdi soruyorum, gene havada kalacak sorumu..
Kimse üzerine almayacak, kimse aldırmayacak çünkü..
"Bu düzen daha ne kadar böyle gidecek?. Daha ne kadar sürecek pisi pisine ölmeler ha?. Daha ne kadar?."