Antikacı Selden Emre, 2001'de yurtdışında bir müzayedede son Padişah Vahdettin'e ait, altın mühürü (Mühr-i Hümayun) gördü. Katıldı. Satın aldı. Yurda getirdi.
2006'da "Vahideddin" adlı müzayedede satılmak üzere Portakal Galerisi'ne teslim etti. Satış olmadı. Kültür Bakanlığı mührü almak istedi. Bir komisyon kuruldu. Komisyon 140 bin lira değer biçti. Emre bu fiyatı az buldu ve satmaktan vazgeçti.
Buraya kadar her şey normal. Hatta bir alkış var. Son Sultan'ın mührünü yurtdışında bulup ülkesine kazandıran Selden Emre'ye..
Ama bu ülkede hiçbir başarı cezasız kalmaz, derler ya..
Selden Emre için "Tarihi eser kaçakçılığından" dava açıldı.
Eseri yurtdışına kaçıran, satan değil, yurtdışında bulup getiren "Kaçakçı" oluyor yani. Kültür Bakanlığı, bir kaçakçıdan mal almak için komisyon kuruyor yani.. Bakanlık işbirlikçi yani..
İnanılır gibi değil.. Ama Allahtan İstanbul'da hâkimler var..
Mahkeme ortada bir suç olmadığına karar veriyor ve "Beraat" diyor.
Ama bitmiyor. Ankara'da da hâkimler varmış meğer. Yargıtay, beraat kararını bozuyor. Davanın yeniden görülmesini istiyor..
Hukuka bakar mısınız?.
***
Bu adli hukukumuz. Dün sabah gazetemde okudum.
Sonra Günaydın'ı açtım. Orda Ayşem yazmış.
Aleyna Tilki adlı genç sanatçımız, umumi arzu üzerine suçlanıp duruyor, benim popülist medyam da hem güzel bir kız resmi basmak hem de "Like" almak için durmadan vuruyor ya.. Baş itham da "Okulunu ihmal" oluyor ya..
Aleyna fizik sınavında 100 almış. İthamlara cevap olsun diye sosyal medya hesabından paylaşmış..
Vay sen misin bunu yapan?.. Okul İdaresi disiplin cezası vermiş. Yetmemiş 100 aldığı sınavı da iptal etmiş. Kızı yeniden sınava çağırmış..
"Ben hem sahneye çıkarım, hem de derslerimi yaparım" diyeni eloğlunun okulu ödüllendirir. Biz cezalandırıyoruz.
Hukuka bakar mısınız.
***
Sabah NTV'de izledim. Samsun'da kırmızı ışıktan 160 kilometre hızla geçen bir araba, kavşakta duran, kendisine yeşil yanmasını bekleyen ve sonra hareket eden motosikletin üzerinden geçmiş. Öldürmüş. Hepsi görüntülerde kayıtlı.
Tutuklu yargılanmasına karar verilen sürücü, pazartesi günü ilk duruşmasında 15 bin lira kefaletle tahliye edilmiş.
Dün gazetelerde okudunuz mu?. Uğruna köşe yazıları yazıldı mı?. Yazılacak mı?.
Yazılmaz merak etmeyin. Çünkü sürücünün babası Sinan Çetin değil..
Aslında Samsun mahkemesi haklı.. Çünkü, yasa böyle.. Başkasını yapamazdı. Türk hukukunda on binlerce örnek var. "Bu yasayla insanları öldürmenin en kolay yolu trafik" diye en az on kere yazdım. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu kardeşim "Yasalarda eksik yok" derken..
Peki Rüzgar niye sonuna dek tutuklu yargılandı.. Medyanın popülist umumi arzusu üzerine..
Mahkeme uzun tutukluluk süreci sonunda verebileceği mahkûmiyet kararını verip, mevcut infaz yasası gereği, tutukluluk süresini göze alarak "Tahliye" edince, "Hukuk"un "H"sinden haberi olmayan, olmak da istemeyen popülistler gene ayağa kalktılar. "İlle de hapis" dediler..
Hani Ankara'da Selden Emre'ye "Kaçakçı" diyen hâkimler var ya.. Onlar, benzerini hatta ötesini binlerce defa onayladıkları kararı bu defa bozdular. "Daha fazla ceza" dediler..
Bu nasıl hukuk?.
***
Sabahtan akşama "Anayasa değişirse ne olacak" diye kıyamet koparanlar, bugün ne oluyor, bakmazlar mı, hiç?.