1990'lı yılların sonları.. Bir Galatasaray maçı için yurt dışındayız.. Bizim maç gurubunun yarısı orda nerdeyse..
Birisinin elinde bir reçete var.. Bir arkadaşının reçetesiymiş.. "İngiltere'den alın" demiş, ama bir eczaneye girip ilacı isteyemiyor.. Guruptan hiç kimse de "Ben alırım" diyemiyor.. Niye?.
Çünkü, reçete, yeni bir ilacın.. Adı nerdeyse bir yılda efsane olmuş ilaç bu..
Dünya onu konuşuyor.. Efendim erkeklik gücünü bir şaha kaldırıyormuş ki..
Bildiniz.. Viagra!..
Reçete ile satılıyor.. Reçete elde..
Ama herkeste bir utanma.. Kimse içeri girip tezgaha o reçeteyi koyamıyor. O günleri yaşayanlar abartmadığımı bilirler.
Sonunda Güven "Verin ulan bana" dedi.. Kaptı reçeteyi, girdi.. Ben de arkasından, meraklı gözlemci..
Tezgahta da bir genç kız var iyi mi?.
Güven reçeteyi uzattı.. Dışarıyı işaret etti.. "Arkadaşımın" dedi.. "Kendisi gelmeye utanıyor da.." Kız güldü.. "Ben bu reçeteyi kendisi için getirene rastlamadım. Herkes arkadaşına alıyor zaten" dedi..
Yani, sadece Türkiye değil, dünya öyle.. Anlayın..
Yani dünya insanları reçetesini bile tezgaha koymaya utanırken, bir Türk gazeteci "Amerika'ya gittim.
Viagra aldım. Kullandım ve denedim" diye ortaya çıktı ve izlenimlerini tefrika etti. Peynir ekmek gibi de okundu tabii..
İşte o "Gazeteci" Refik Erduran'dı..
Cengiz Han'ın Bisikleti'nden beri hayran olduğum Tiyatro yazarı, sonra köşe yazarı.. Nazım Hikmet'i, hem de 1951 gibi, yakalansa başına her şeyin gelebileceği yıllarda İstanbul'dan kaçıran organizasyonun tepe adamı oymuş meğer, yıllar sonra öğrendim.. Yıllar sonra, onunla ayni gazetede, Sabah'ta çalışmak mutluluğuna da ulaştım. İyi dost olduk..
Sonra günlük yazmayı bıraktı ve yıllar sonra, Avni Özgürel kardeşimin çıkardığı Yeni Birlik'te yeniden köşesine başladı. Ben de başladım tabii, tiryakisi olduğum yazılarına.. Hayatı yazardı, mizah dolu kalemiyle.. Kelimeler o harika Türkçeyle akardı.. Sonra kesildi..
Avni'yi arayamadım, "Ne oldu" diye..
Hastaydı herhalde.. "İyileşir, döner" derken, bir alt yazıda "Son"u okudum..
O kadar hayat dolu adam "Son" der mi?.
Ama eninde sonunda diyorsun işte.. Dostların anılarında yaşamaya devam ederek!.