İkisi de devamlı okuduğum iki köşenin sahibi.. Bizim Mevlüt Tezel ve Milliyet'te Ali Eyüpoğlu..
Ali, "Bakanlığın destek, festivallerin ödül verdiği filmlerin hepsi gişede çakılıyor. Bakanlık, seyircinin ilgi göstereceği film gibi filmlere destek olmalı" diyor.
Mevlüt de cevap veriyor..
"Sanat filmi çekilmesin mi?." Bir defa "Sanat filmi" diye bir şey yok, Mevlüt.. Hiçbir rejisör, koltuğuna "Hele bir sanat filmi çekeyim" diye oturmaz..
Film çekmek için oturur.
Sanat filmi yoktur. Filmin kendisi bir sanattır çünkü..
Sanat heykeli, sanat resmi var mı?.
Buna karşılık "Gişe filmi" vardır. Yönetmen, seyircinin nelere ilgi gösterdiğini bilirse, öyle sahneler koyar, öyle film çeker ki, "Gişe Filmi" olur..
Şahan Gökbakar gişe filmi yapar mesela.. Cem Yılmaz ise "Film" yapar..
Şimdi, Kelebeğin Rüyası, Ekşi Elmalar, sanat filmi mi, sence Mevlüt?.
Bu ikisinin "Gişe filmleri" olduklarını söyleyebilir misin?.
Peki nedir o zaman, Yılmaz Erdoğan'ın filmleri..
Film, Mevlüt, film.. Sadece film yapar, Yılmaz.. Taa Vizontele'den beri, hep "Film" yapar..
Haa!.. Bak, sanat değil ama, "Festival filmleri" var bak!.. Hani Zülfü'nün (Livaneli), kameramana "Odağı boz, flu çek ki, festivalde ödül alalım" diye takıldığı..
Nuri Bilge Ceylan'ın Kış Uykusu "Film gibi filmdi", Mevlüt.. O yüzden, ödüllü festival filmleri 5 bini geçemezken, onu 400 bin kişi, 3.5 milyon lira ödeyip izledi.
Yani.. Yani, Bakanlık, halkın parasını, onun zerre ilgisini çekmeyen festival filmlerine değil, "Film gibi filmlere" dağıtmalı.
Mesele, kerameti kendinden menkul bir jüriden altın bilmem ne almak değil, birazcık da Anadolu insanının gönlüne girmek.. O halka bir yararın olacaksa, bunu ancak filmini izlettirerek sağlarsınız.