Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Şehitler ölmez!.. Dükkân kapanmaz!..

Cumartesi günü sabah 11'de, Pera Palas'ta geleneksel konsere gideceğim. Planım öyle. O tarihi salondaki programların tadına doyamıyorum.. Kalktım. Salona geçtim, televizyonu açtım ki, o lanet kırmızı yazılar..
Kayseri'de bu defa canlı bomba.. Şehitler, yaralılar var.. Ve de tabii, İHA ajansından gelen 2 dakikalık görüntüyü halka yapıp devamlı ekranda döndüren ve hiçbir haber vermeyen, o sözüm ona haber kanalları..
Üzüntü, öfke.. Havam nasıl darmadağın oldu.. Ne konser var, içimde, ne de sokağa çıkma arzusu.. Beynimde bir ses "Otur evinde" diye fısıldıyor durmadan..
"Hayır Hıncal" diye cevap veriyor, Allah'tan sağduyum.. "Oturursan, yenilirsin.. Asıl böyle günde çıkacaksın, gideceksin.."
Sağduyuma yönelip düşünüyorum..
Terörün istediği ne?. Sindirmek, korkutmak, ülkenin tümünde bir terör havası estirmek. Bu havanın estiğini en çok tatil günlerinde ve gecelerinde hisseder insan. Ve de görür..
Terör eylemlerinin tatil günlerine rastlaması tesadüf mü sizce?.
Milleti korkutacaksın.. Evine kapayacaksın.. O lanet kırmızı yazılı haber kanallarına mahkûm edeceksin. İnsanlar evlerinde oturacaklar. Sosyal medya çalışmaya başlayacak. Daha da dehşet yaratmak için, terörist alçaklar, sahte ihbarlar yapacaklar ki, millet iyice korksun, iyice çöksün. İyice saklansın.."
Bir tek kişi, bir canlı bomba, 80 milyonun hayatını bir dakikada değiştirecek öyle mi?.
Bozgun işte o!.. Yenilgi asıl o!.
Hayır!.. Ben bu oyuna gelmem..
Canımız yanacak.. İçimiz kan ağlayacak.. Ama çıkacağız sokağa.. Maçımıza gideceğiz. Konserimize gideceğiz. Kafelere, kahvelere gideceğiz.. AVM'lere, sinemalara, tiyatrolara gideceğiz..
Bu tür etkinlikleri iptal etmenin, korkup gitmemenin, teröre teslim olmak anlamına geleceğini bileceğiz..
O boş salonlar, o boş mekânların o hain eylemi düzenleyenlere nasıl keyif verdiğini, nasıl zil takıp oynadıklarını görmemiz lazım.. Onlara bu keyfi vermememiz gerek..
Kahraman Mehmetçiklerimiz, aslan polislerimiz şehit olsunlar, senin özgür, hür, huzurlu ve mutlu yaşamanı sağlamak için.. Sen korkak evine saklan bekle..
"Böyle bir günde sokağa çıkılır mı?. Böyle bir günde eğlenilir mi" ucuz bahanesine sığın, bir de..
Hayır!. Eğlenmem şart değil.. Dedim ya.. İçimin kan ağladığını onlara göstermeyeceğim,. "Senin istediğin beni böyle görmek alçak, ama sana bu zevki vermeyeceğim" diyeceğim..
Çıkacağım ve yaşamıma o "Bomba" hiç patlamamış gibi devam edeceğim!.
Ercan'la Çıktık yola.. Bomboş.. Etiler'den Pera'ya on dakika sürmedi yolumuz.. Ve gittik ki, Pera'nın salonu son koltuğa kadar dolu..
Teşekkürler Pera yöneticileri.. Teşekkürler, geleneği bozmayan konuklar..
Teşekkürler, o havada, o ortamda o programı yapan, yapabilen Can Okan ve Meltem Cumbul..
Pazar günü "Dostlar" Brunchımız var öğle.. Öğleden sonra da bir geleneksel konser daha..
Brunch Nişantaşı Salomanje..
Bu defa Muhammed'le çıktık yola.. Her zaman tıklım tıklım Akmerkez'in önü bomboş.. Hem de nasıl güneşli bir pazar sabahı üstelik.. Yeni yıl için Akmerkez önüne yapılan Buz Pateni sahasında tek kişi yok.. Hafta arası bile cıvıl cıvıldı.
İçim burkuldu.. Bütün yol boyu tek tük arabalar. Kırmızı ışıklar olmasa durmayacağız.. Nişantaşı, Atiye Sokak'taki onlarca kafede oturanların hepsi Salomanje'de toplansa, tek dükkanı doldurmaz.. Oysa oralar hele pazarları yer bulunmaz, ayakta beklenen yerlerdir.
Bu görünüş içimi terörün bombasından daha çok yaktı..
İstanbul'un bu sinmiş, evine kapanmış hali değil mi, alçakların istedikleri..
Gecikenler oldu ama, bizim gurup toplandı gene de.. Kimsenin içinden konuşmak gelmiyordu aslında.. Gene de 2.5'a kadar oturduk, teröre inat.. Bir de doğum günü masası vardı kalabalık.. Gençler.. Kalkıp hepsini teker teker alınlarından öpmek istedim.. "Siz yenilmediniz çocuklar" diyerek..
Sonra az ilerideki konsere geçtik.. Medica.. Bir tıp kurumu.. Burada 15 yıldır, bu geleneksel konserleri izlerim.. O gün "Yeni Yıl" Konseri var..
Ve de Teşekkürler Medica.. Teşekkürler Deniz/ Hüseyin Likos.. O konser de iptal edilmemiş.. O şartlarda hem de harika bir konser izlettiler bize, piyanoda Yuliya Bapova olarak.. Havamız değişti, ruhumuz ısındı.. Dönerken, sokaklar gene ıssız, gene sessiz!. Gazeteme bakıyorum.. Yığınla etkinlik iptal edilmiş, cumartesi ve pazar günleri.. Oysa, adamların istediği kepenklerin inmesi.. Kapalı dükkanlar hem yaşayanları huzursuz, mutsuz yapar, hem de o dükkandan geçim temin edenleri ekonomik sıkıntıya sokar.. Doğu'da PKK'nın en sık yaptığı eylem değil miydi, "Kepenkleri kapatın" emri vermek..
Şimdi emir vermiyorlar.. Biz kendiliğimizden kapıyoruz.. Dükkan sahibi iptal ediyor, "Rezervasyon az" diye.. Tek kişi için bile kapıyı açık tutmak görevi oysa.. Korkudan sinip, rezervasyon iptal edenler de cabası..
AVM'ler bomboş.. İstedikleri tam da o.. Binlerce aile, on binlerce ailenin geçimi AVM'lerde.. Oralara kimseler gitmezse, al sana bir de ekonomik sıkıntı.. Pazartesi sabahı çocuğuna okul harçlığı veremeyecek anne babaları düşünün bir..
Söyler misiniz, teröre başka nasıl teslim olunur?.
O kahramanlar, biz teröre boyun eğmeyelim diye can verirken, bu sinmiş, bu korkmuş görüntü ne, peki?.
Eskisinden daha çok çıkacağız. Eskisinden daha çok dolduracağız dükkanları.. Daha çok alışveriş yapacak, daha çok harcayacak, daha çok bahşiş bırakacağız.
Terörün asıl istediği kepenklerin inmesi değil mi?.
O zaman!..
"Şehitler ölmez!.. Dükkan kapanmaz!."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA