34 J 1718!.
"CD" işareti var, minik.. "Corps diplomatic" demek.. Önünde de bir flama..
Boğaziçi Üniversitesi'ne gidiyoruz, Nispetiye Caddesi'nden. Işıksız bir kavşağa yaklaştık.. Sağ yolda birikmiş arabalar var. Benim yardımcılarım bilir ve uygularlar.. "Işıksız kavşaklarda yol, önce gelenindir."
Muhammed yavaşladı ve durdu. Üç arabaya yol verdik ve yürüdük.. İlerde ışıklı kavşak var.. Gidiyoruz, arkada semti ayağa kaldıran bir korna sesi.. Durmadan çalıyor.. Bizi sollamaya çalışan bir arabadan geliyor ses. Devasa bir beyaz jip!. Direksiyonda bir kadın.. Sollayamıyor. Çünkü o şerit sola dönüşler için. O şeride kırmızı yandığı için önü kapalı.. Kendi kendini sıkıştırdı. Duruyor. Biz gittik, o kaldı, ama korna sesi durmadı..
Biz adam gibi, meskun mahal hızı ile gidiyoruz ya, hala kesilmeyen korna sesi hızla yaklaştı.. Kavşağı geçince bize yetişmek için gaza basmış.. Tam solumuza geldiğinde bir de üzerimize kırmaz mı?.
Korna ile sövdüğü yetmedi.. Bir de sıkıştırarak tehdit ediyor, hatun!. Bakar mısınız?.
Kurallara uyduğumuz, uygar davrandığımız, insanlık yaptığımız için öfkelenmiş..
Bu kadının İstanbul'daki konsolosluklarda çalışan bir yabancı olduğunu düşünmüyorum. Kendi ülkesinde yapamadığı hiçbir şeyi, İstanbul'da yapmaz, hele de diplomat olanları.. Yaparlarsa en azından bir diplomatik skandala sebep olacaklarını bilirler..
O zaman, yol boyu korna çalan ve kızdığı arabanın üzerine sürüp trafiği tehlikeye sokan, kazaya davetiye çıkaran bu "CD" plakası ve flama ne oluyor?.
Aklıma gelen ihtimal bir Fahri Konsolos.. Ya da arabasını kullanan akrabası..