Şimdi mahkeme benim aleyhime bir karar veriyor.
Türkiye'nin en büyük ve en korunan adliyesi Çağlayan'a yanıma iki kişi alıp gidiyor, babamın evine girer gibi o kararı veren yargıcın odasına dalıyor, elimdeki dosyayı hakimin suratına fırlatıyor ve adamı tehdit etmeye başlıyorum.
Nihayet odaya gelen Adliye Sarayı güvenlik görevlileri Yargıç'ı kurtarıyor.
Yargıç "Baskına uğradım.
Tehdit edildim" diye dava açıyor..
Başıma neler gelir bir tahmin edin?.
Zor değil.. Şu anda tutuklu yargılanıyor olurdum ve ardından müthiş bir de ceza alırdım.
Adliyeyi basmak, yargıcı tehdit etmek ne demek?.
Ama, "Adli yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs, İş Yeri dokunulmazlığını ihlal ve yargıcı tehdit etmek"le suçlanan adam, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Hem de Ohal döneminde.. Hem de kimler nasıl tutuklanırken..
Kim bu "Özel" adam?.
Geçmişinde "Yargıtay yargıcına rüşvet vermek"ten sanık olan, Yargıtay yargıcı tutuklu yargılanırken bir gün bile içerde kalmayan Mehmet Koçarslan!.
Kaçak büyüttüğü Reina'nın kaçak duvarı çöküp altında kalan üç kişiyi öldürdüğü halde ceza almayan, Reina'daki kaçak bölümleri bir türlü yıktırılmayan, Galatasaray Adası'nı Suada'ya çevirip, denizden kazandığı arazi ile Anayasa dışı büyüten (Denizden kazanılan araziler, kamuya aittir.) hem Boğaziçi İmar Yasası'nı alay eder gibi ihlal ederek, kapalı alanı gene kaçak dört misli büyüten, Belediye'nin nedense yıkma kararı almayıp, sadece vurduğu mühürleri üç defa sökerek, devlete alenen isyan eden, kontratı biten adayı hala işletmeye devam eden Mehmet Koçarslan!.
Dursun Özbek "Adayı geri alacağım" sözü verip Başkan olmuştu. Ne olduysa(!) seçildikten sonra sözünü unuttu.
Yüksek Mahkeme kararı ile Koçarslan aylar öncesinden kapı önüne konmuşken, o karara Koçarslan değil, Özbek itiraz etti, iyi mi?. Karar düzeltmesi istedi. Karar Düzeltmesi dosya üzerinden yapılır. 10 günde biter, on ay geçti bitmedi.
Özbek ilgilenmedi bile.. Divan'da Ada rezaletini dile getirmek isteyen avukat Tayfun Akçay'ın sözü, Koçarslan'ın avukatı gibi davranan Başkan İrfan Aktar tarafından kesildi. Ertesi toplantıda Akçay konuşmakta ısrarcı olunca, Aktar mikrofonu kestirdi ve Galatasaray üyelerini kendi adalarına biletle sokan Koçaslan Ada'yı işletmeye devam etti. Halen de ediyor..
Yarın da benim odamı basar ve tehdit ederse şaşmam..
Çünkü işte kendi mesleğine bile sahip çıkamayan Üçüncü Güç Yargı ve işte özel ilişkiler sebebiyle bu rezalete göz yuman, haber bile yapmayan (Sabah'a haber yapan Dilek Yaman'a ve sayfasının tepesine koyan editör Murat Karpuz'a teşekkürler.) Dördüncü Güç Medya ile meydan Koçarslanlar'ındır bu ülkede!..