Bir yanda ne zaman nerden geleceği belli olmayan "Terör" endişesi.. Öte yandan bastıran kış koşulları.. Halkın en ucuz, en kolay, en rahat eğlencesi televizyon..
Cumartesi günü, Türkiye Süper Liginin en kritik derbisi var.. Fenerbahçe- Beşiktaş!.
Ve de ayni gün, dünyanın 1 numaralı derbisi.. El Classico!.. Barcelona- Real Madrid.. Üstelik Barcelona'da Arda da var. Ne güzel evde bir gece değil mi?.
Topla arkadaşları, eşi dostu.. Mısırlar, kestaneler.. 4-5 saat unut herşeyi..
Keka!.
Hayır öyle değil.. El Classico'nun ikinci yarısıyla, bizim derbinin ilk yarısı çakışıyor.
Her iki derbiyi de ayni yayıncı kuruluş yayınlıyor. On para etmez SüperLig Yayınlarına 600 milyon dolar gibi adeta bağış yapan Yayıncı Kuruluş "Seyirciyi bölmeyelim. Bizim derbi, Fener- Galatasaray derbisi gibi 20.00'de başlasın" demiş.. Yani iki hafta önceden örnek de vermiş.
Yıldırım Demirören'in kukla federasyonu, ev sahibi Fenerbahçe'nin de "Evet" dediği bu teklifi geri çevirmiş..
"Bölünsün seyirci, bana ne" demiş, iyi mi?.
Hatırlayın. Geçen hafta da, Galatasaray'ın Bursa futbol ve Barcelona basketbol maçları ayni saate konmuş, tribüne giden seyirci de bölünmüştü, Doping mahkumu dünyanın tek federasyon başkanı "Hayır" dediği için..
Bu ülkede halkı düşünen tek yönetici yok mu, dostlar?.
Spor Bakanı ne iş yapar?. Kime sahiplenmeli o?.
Yoksa, kendisi de çok iyi futbol oynamış, futbolu iyi bilen ve seven Sayın Cumhurbaşkanı'na mı baş vuralım, halkın haklarına birilerinin saygı göstermesini sağlamak için..
Ardından da yazalım e mi?.
"Cumhurbaşkanı maç saatlerine bile karışıyor" diye..
Maç saati değil beyler.. Maç saati değil.. Bu ülke insanının haklarıdır, mesele!..