Hayatımda ilk defa bir senfonik orkestra konserini seyrettim.. Cümlenin sonundaki fiili bilerek seçtim.. Evet.
Seyrettim..
Çünkü sahnede, nasıl pırıl pırıl gençler vardı ve nasıl heyecanla, hevesle çalıyor, birbirlerine nasıl sevgiyle bakıyor, çaldıklarını nasıl yaşıyor, yaşadıklarını nasıl paylaşıyorlardı. Onları seyretmek, dinlemek kadar güzeldi.
Nerdeydi konser?. Benim Sevgili okulum Boğaziçi'nde tabii..
Geçen hafta içinde uluslararası değerlendirme kurumları, Boğaziçi'ni dünyanın en iyi 50 Üniversitesi arasında gösterdiler..
Ülkem için nasıl bir gurur.. Bu seçimlerde sadece eğitim rol oynamaz..
Kampüs.. Sosyal yaşam.. Kültürel ve sanatsal etkinlikler, çevreye, ülkeye katkılar puanlanır.
O okulun sonunda, her yönü ile çağdaş bir insan yetiştirip yetiştirmediğine bakılır..
Boğaziçi işte böyle bir Dünya Üniversitesi..
Bu köklü ağacın dev dallarından birinde de Evin Hocam var..
20 yıldan beri Albert Long Hall Konserlerini azimle düzenleyen, özellikle de gençlere büyük fırsatlar verip, çalana, dinleyene büyük ufuklar açan Evin Hocam..
Mersin Üniversitesi Akademik Oda Orkestrası'nın konserine gelirken öğrendim, daha 12 yaşındayken, ilk olarak Albert Long Hall'de dinlediğim, Mersinli Veriko Çumburidze'nin, Polonya Poznan Keman Yarışmasında birinci olduğunu..
Poznan, dört yılda bir yapılıyor.
Çaykovski Yarışmasından sonra dünyada ikinci sırada. Daha önce kazananlar arasında David Oistrakh ve Maxim Vangerov var mesela. Vangerov bu defa jüri başkanı.. Veriko annesi Lily ile başlamış.
Sonra Mersin Konservatuarı..
Sonra Süher/ Güher Pekinel Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler Bursu ile Münih Devlet Müzik Akademisi..
İşte o Mersin'den, o konservatuardan gelen gençler bunlar..
Bu gençler orkestrasının Birinci Kemancısı, deneyimli Selahattin Yünkuş, Veriko'nun Mersin'deki hocası..
Atatürk Ruhu böyle yaşatılır işte..
Gecenin konuğu kemancı Alican Süer de Mersinli ve henüz 24 yaşında..
Mendelssohn çaldı.. Salonu yıkan Gustav Holst'un St.
Paul Suiti oldu. İngiliz, Arap/ Cezayir, Hint dans ritimleri taşıyan melodiler, gençlerle dolu salonu ayağa kaldırmaz mı?.
Bir kere daha nasıl mutlu ayrıldım, Boğaziçi'nden..