Hani, "Oğlum vezir olmuşsun ama, adam olamamışsın" diyen babanın öyküsü var ya, onu hatırladım, geçen gece bir kanalda Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nu dinlerken..
Mekteb- Mülkiye'ye, yani, Mülkiye'ye, yani Vatan İdaresi, yani geleceğin Türkiyesi'ni içte dışta, ekonomide yönetecekleri yetiştirmek üzere 1859'da kurulan okula girdiğimde bize açılış dersini veren ünlü dekanımız Turhan Feyzioğlu konuşmasını sloganlaşan bir cümle ile bitirmiş "El öpenlerden olmayın" demişti.
Geleceğin devlet memuruna söylenecek en güzel şeyi söylediği için de zamanın iktidarı tarafından görevinden alınmıştı. Bu Metin Feyzioğlu, onun torunuydu işte. Ve de sırf Sinan Çetin nefreti yüzünden, tarihte benzeri görülmedik şekilde büyütülen, uzatılan, mahkeme kararı sonrası, bu defa da Yargıtay'ı baskı altına almak için sürdürülen meşhur dava üzerine konuşuyordu.
"Kanunda boşluk yok" dedi ve "Hukuk'tan zerre anlamadığını" gösterdi.
Ona hukuku kim okuttu, bilemem. Belli diploma için okumuş. Belli hukuk için değil, Baro'da yükselmek için savaşmış. En yükseğe de çıkmış..
Türkiye Barolar Birliği Başkanı olmuş ama ne yazık ki, Hukukçu olamamış.. Konuşurken ne kadar saçmaladığını söyleyecek tek kişi çıkmadı. Ne moderatör, ne de öteki konuk?. Kanallar özellikle bu "Sinan Çetin (Oğlu değil, esas o.. Yoksa Türkiye on binlerce ölümlü kaza yaşadı. On binlerce sanık serbest kaldı, hangisini böyle büyüttüler?. Örnek?. On binlerden bir tek örnek istiyorum, yazılı, görüntülü medya..?) Ne diyorduk.. Evet, Sinan Çetin davasında hep tek taraflı oturumlar yaptılar..
O gece Metin Feyzioğlu'nun karşısında ben otursaydım, nasıl boş, nasıl eksik, nasıl saptırarak konuştuğunu anlatırdım, seyircilere.. Kafasından bir "Kanun" yorumu yaptı ki, alt sınırı 2 yıl olan suçtan Sinan Çetin'in oğlunu, asacaktı, idam cezası olsa!.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı "Kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkesinin farkında değil. Ceza yargıcının keyfi hüküm verdiğini sanıyor.
Hayır Bayım.. Öyle değil. Ceza yargıcı alt sınır ile bağlıdır. O sınırı 1 gün aşıyorsa, sebebini gerekçede yazmalıdır.
Yani niye biri alt sınırdan 2 yıl, öteki üst sınırdan 15 yıl?.
Cevap, yargıcın yorumu değildir, Metin Bey!. Cevap işte o, içki miktarı, o hız (Tıkalı yolda nasıl hız yapılıyorsa), o hatalı sollamadır. Cevap kazada 1 ölüden fazlasının olması (Bir de yaralı) olmasıdır. O zaman suç taksir'den çıkar, bilinçli taksire girer. Gene 2-15 arası ceza ile.. Fark.. Taksirde yasa, yargıca cezayı, 15 yıl bile olsa, paraya çevirme hakkı tanır. Bu yüzden Taksirli suçlarda tutuklama olmaz. İşte daha dün, kamyon sokakta yürüyen iki kızdan birini ezdi, öldürdü, öteki kendini kenara atıp yaralanmadığı ve kaza tek ölümde kaldığı için, sürücü de serbest kaldı. Tutuksuz yargılanacak.
Bu kanunda mı boşluk yok, Metin Bey?.
Bilinçli taksirde paraya çevirme olmadığı için, savcı tutuklama isteyebilir.
Sinan'ın oğlu tutuklandı ve karara kadar tutuklu kaldı..
On binler, yüz binlerce bilinçli taksirde kaç sanık sekiz ay tutuklu kaldı, Türkiye Barolar Birliği Başkanı hiç araştırdı mı?.
Araştırsa "Kanunda boşluk yok" diyebilir miydi?.
Rögar kapağını kapama çocuk ölsün, Bilinçli Taksir, ama suçlu yok..
İnşaat çukurunu açık bırak, çocuk ölsün.. Bilinçli Taksir, ama suçlu yok..
Kaç yüz örnek lazımsa size vereyim, Metin Bey!..
İnsanlar ölecek, çocuklar ölecek.. Ne ceza alan var, ne tazminat ödeyen?.
Bu mudur, "Kanunda boşluk yok" Metin Bey?.
Kanunda da boşluk var, Barolar Birliği Başkanlığı'nda da!.