Ne can dostumuzdu Ertekin'le benim Bektaş Usta.. İstanbul'a taşındığım 80'li yıllarda.. Pazar sabahları "Şapka" ile buluşur, Küçük Bebek meydanında bir sevimli kahve var, hafta sonları kahvaltı verir, oraya giderdik. Ne bugünkü trafik, ne bugünkü kafeler dükkanlar.
Bir Tarihi Bebek Ezmecisi.. Hepsi o.. Otururduk, az sonra Bektaş Usta gelirdi, "Selamın aleyküm" diye.. Yandaki apartmanın kapıcısı imiş. Benim Cumhuriyet'te spor yazdığımı öğrenmiş nasılsa, kendisini tanıtmıştı.
"Ben Atom Karınca'nın babasıyım" diye..
Atom Karınca, Beşiktaş'ın yorulmak bilmez, hem de nasıl çalışkan orta saha oyuncusu Rıza Çalımbay.. Bizim usta da Bektaş Çalımbay..
Sivas'ta taş ocaklarında çalışırmış, dört çocuğunu okutmak için. Kaza geçirmiş. Ayak sakatlanınca ocakta çalışamaz hale gelmiş. İstanbul'daki hemşeriler "Buraya gel" demişler. Almış aileyi taşınmış. Hemşeriler Toto Karaca'nın tiyatrosunda temizlik işi bulmuşlar önce.. Sonra da işte Bebek'teki apartmanda kapıcılık..
Zerre gocunmazdı, Rıza'yı bozmak için pislik yapanlara rağmen..
Tam da Martin Luther King'in "Yaptığın işin en iyisi ol. Çöpçü olsan, en iyi çöpçü ol" dediği adamdı işte Bektaş Usta..
Başta Rıza, çocukların ve ailen değil, ben de senin dostun olmaktan gurur duydum, Bektaş Usta..
Nurlar içinde yat!.
Başın sağolsun Rıza kardeşim!.