Ben büyük bir dostumu, Türkiye önemli bir evladını kaybetti..
İshak Alaton!.
Bir defa ona, hayatımın bu son yıllarının çok mutlu geçmesini borçluyum.
Sahip olduğum en iyi şeylerden biri, Alkent'teki bahçe içindeki evim. Bir aç gözlülükle en az iki misli daire yerleştirebilecekken, insanı kentin tam göbeğinde, ama bir koru, bir park havasında, adeta köyde yaşatan Alkent Sitesi onun ve arkadaşlarının "Yaşam Yeri" düşüncesinin eseri. Her gün eve giderken mutluluk duymak ne demek?.
Onunla tanışmam, Alarko'daki ofisine davetiyle olmuştu. Yemeğe çağırmıştı beni, 80'li yıllarda. "Çok iyi ahçım vardır" diyerek. Gittim..
Enfes manzaralı bir ofis.. Uzun bir masa.. Bir ucunda ben, bir ucunda o..
Bir tabak geldi önüme.. İki çatalda bitecek bir zeytinyağlı.. Sonra biraz daha bolca bir sebze yemeği daha.. Ve de sonluk, az biraz meyve.. Hepsi o..
Şaşkın halimi gördü. "Seni burda yemeğe çağırmamın sebebi bu" dedi..
"Sağlıklı yemek nedir görmeni istedim.. Uzun ve iyi yaşamanın yolu, doğru yemekten geçiyor.."
O dersi nispeten aldım.. Ama nispeten.
Alaton, aykırı fikirleri, akıl almaz atakları ile dikkati çeken bir iş adamı idi. İki kişiyle kurdukları "Sıfır" Alarko, nasıl holding oldu sanırsınız..
Türkiye'de bir somon çiftliği kurma projesi vardı mesela..
Karadeniz'de.. Kimse destek olmadı.
Olsa, Karadenizliler nasıl yepyeni bir imkana sahip olacaklardı.
Devlete dosya verdi.
"Zonguldak kömür madenlerini kapatın. Tüm işçileri emekli edin.
Sonunda karlı çıkarsınız.." O sıralar, kazalar, grevler gırla gidiyordu madende.
Dosyanın kopyasını bana gönderdi.
Rakamlarla açık açık ortaya çıkıyordu, Alaton'un hem matematiksel, hem de sosyal haklılığı..
Destekledim bu köşede..
Aldırmadılar..
Sonuna dek çoğu aykırı gelen fikirler üretti, İshak Dostum..
Toprağı bol olsun!.