Efendim bu şakayı salı gecesi aSpor'da yayınlanan 90a programına saklamıştım.
Ama sevgili Serkan Müdürüm uyarılarıma rağmen biz üç geveze ihtiyar delikanlının sürelerini ayarlayamadı.
Beşiktaş'a vakit çok az kaldı. Bana hele hiç kalmadı. "Be.." bile demeden program bitti.
Onun için bugün, buraya kaldı, şakam!.
Konya- Beşiktaş maçını bizim gurupla izlemeye Sevgili Beşiktaşlı dostumuz Erol Kaynar da geldi.
Maç boyu Aykut mu Beşiktaş'tan, Şenol mu Konya'dan daha çok korkuyor anlamaya çalıştım. Bu yıl ligler genelde korkaklık üzerine kurulmuş.. O zaman "Hele önce yemeyelim de ötesine bakarız" diye oyun kuran Pereira'nın günahı neydi?.
Ne var ki atalarımız söylemiş.. Korkunun ecele faydası yok. İki korkak hoca da ikişer gol yediler ve ikişer puan kaybettiler.
Erol bütün maçı tedirgin izledi. Onun sebebi Kaleci Tolga'ydı. Geri paslarda bile irkiliyordu. Tolga da onu haklı çıkarıyordu hani. Kararsızlığı açıktı. Çıksın mı, beklesin mi?. Tutsun mu, yumruklasın mı?. Yanlış yerde duruyor, en yumuşak şutları bile ikiliyordu.
Beşiktaş'ın içini iyi bilen Erol "Asıl sorun" dedi, "Savunmanın Tolga'ya güveni yok. Savunma kalecisine güvenmedi mi, takımın işleri çok zorlaşır.." Maç 2-2 bitti. Veda eden Erol'a "Bu yıl iki kaleciden çok çekeceksiniz" dedim, Tolga ve Şenol'u kast ederek..
Ertesi gün Hürriyet'te Rüştü Reçber'i okudum. "Beşiktaş'ı Tolga kurtardı" diyordu..
Erol'u aradım hemen.. "Dün geceki lafımı geri alıyorum" dedim.. "Bu yıl iki değil, üç kaleciden çok çekeceksiniz!."