Boğaz'ın Anadolu yakasındaki Lacivert adlı restorana gitmiş, Ahmet Hakan.. Bayılmış. İki satırla yazmış köşesinde. Yazının sonuna kırmızı harflerle "Not" demiş. "Yediğimiz yemeğin hesabını son kuruşuna kadar ödedik..."
Yani bu ülkede koskoca Ahmet Hakan'ın bir bedava yemek için köşesini kullanacağına inanacaklar var, öyle mi?. Gazetecilik, köşe yazarlığı bir yemeğe yazacak kadar ucuzladı mı Ahmet?.
Okurun seni tanımıyor, sana inanmıyorsa, bunca yıldır niye yazıyorsun ki?. Kaldı ki, okurun sana inanmıyorsa zaten, not değil, yemek faturasını köşene bassan ne fark eder. Sana istediğin lokantadan "Ahmet Hakan" adına fatura alayım mı?. İster misin?.
Şimdi, biraz derin düşünelim, o zaman..
1. Zaman zaman Aydın Doğan'ı savunan yazılar kaleme alıyorsun. Maaşını kim veriyor?.
2. Başta Hürriyet'in hem de en zengin yazarları, Bab-ı Ali'nin tonla köşe yazarı, hele bu yıl, nerdeyse birbiri ardına Los Angeles, Las Vegas, New York, Barcelona, Milano davetlerine katıldılar.. 100- 200 liralık yemekler değil bunlar, binlerce dolara maliyetli geziler. Onlara katılıp dönüşte günlerce yazan meslektaşlarına mı laf atıyorsun bu satırlarınla.. Mesela Pepsi'nin daveti ile hayatında ilk defa futbol maçı için Milano'ya gidenlere mi?..
Hürriyet'te bu yıl kimler, kaç sponsor davetine katıldı, yazabilir misin köşende?.