İşin keyifli yanlarını sonra anlatırız.. Önce biraz siyaset..
Kuzey Kıbrıs'ta Cumhurbaşkanlığı seçimleri, geçen yıl tam da bu sıralarda yapıldı. Solun adayı Mustafa Akıncı, sağın adayı Derviş Eroğlu'nu ikinci turda geçip kazanırken, oyların yüzde 60'ını aldı.
Cuma akşamı yemekte buluştuğum Hüseyin Özgürgün, o seçimi yüzde 40 oy alarak kaybeden sağın lideri olarak ertesi sabah Başbakanlık görevine başladı..
Yani şu anda Kuzey Kıbrıs'ta ülkenin yüzde 100'ünü temsil eden bir yönetim var. 60'ı Cumhurbaşkanlığında, 40'ı Başbakanlıkta..
İlginç değil mi?.
Peki bu "İki başlı görünüm" Kıbrıs'ta sorun yaratır mı?.
İşte iki liderle baş başa yediğim iki yemek sonucu ilk izlenimim?.
Yaratmaz!..
Özgürgün, Akıncı'yı cumartesi saat 11.00'de Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde ziyaret etti.. Listesini sunacak. Onaylatacak, kapıya çıkıp açıklayacak.. Yarım saat.. Bir saat.. Haber yok.. Ertan (Birinci) Kıbrıs'ın en önde gelen gazetecilerinden ve Genç TV'nin patronu.. Telaşlanmaya başladı..
"Gecikme sebebi ne olabilir, Hıncal Ağbi?. Akıncı'nın veto ettiği isimler olmalı.. Onları tartışıyorlar herhalde.. "Hay Allah" diye söylenip duruyor..
Bir gece evvel Özgürgün ile yemekte Ertan bir yoklamıştı, "Kimler var" diye.. Başbakan adayı ser verdi, sır vermedi. Ertan ordan da pimpirikli.. "Demek tartışmalı isimler var" diyor..
Nihayet Başbakan çıktı, Köşk'ten.. Biz girdik, yemeğe.. Orda anlattı Akıncı uzamanın sebebini..
"Daktilo ettirse, yazan bilecek isimleri.. 'Yayılacak' diye yazdırmamış kimseye.. Kendi el yazısı ile yazılmış listeyi getirdi. Sadece bir bakanlığın adındaki 'Hazine' sözcüğüne itiraz ettim o kadar. Sonra listeyi yolladık, tape ettirdik.
Geldi. Teker teker imzaladık bakanları, atadık.. İşi uzatan o tape ettirmeler oldu yani" dedi, gülerek..
Hüseyin Özgürgün, bizim Ertan'ın liseden arkadaşı.. Lise takımında birlikte futbol oynamışlar.. Özgürgün hala sahaya çıksa oynar.. Öyle çakı gibi.. Bizim Ertan olmuş 110 kilo..
Yemeği Girne'nin bayağı dışında St. Tropez adlı, Brigitte Bardot resimleriyle süslü bir Fransız mutfağında yedik.. Bugünün gençleri "Brigitte Bardot da kim" derler, haklı olarak.. Bizim kuşak onu "..Ve Allah Kadını Yarattı" diye bilir..
Ertan, fazla rahatsız edilmeden, baş başa kalalım diye seçmiş orayı..
Haklı.. Kıbrıslılar öyle dost insanlar ki.. Birine selam vermeden "Ne haber" demeden iki adım gidemiyorsunuz.. Ben Sabah gazetesinin asansöründe bir tebessüm, bir "Günaydın" duyunca, şaşkına dönüyorum burda.. "Yanlış asansöre bindim herhalde" diye..
O tenha restoranda bile kaç kişi geldi masamıza "İyi akşamlar.. Afiyet olsun" demeye..
Özgürgün, nasıl mütevazi, nasıl kalender, nasıl cana yakın, sıcak birisi.. Beş dakika geçmeden ısındık.. Onuncu dakikada karşılıklı şakalar, takılmalar yapacak hale geldik.. Öyle neşeli gidiyor ki yemek, kafamdaki ciddi soruyu durmadan erteliyorum, tadımız kaçmasın diye..
Ama Özgürgün ertesi sabah Cumhurbaşkanına kabinesini sunacak. Çalışması lazım. Yani o yemeğin bitmesi lazım.. Sonunda sihirli sözcüğü söyledim..
"Çözüm!.."
Dedi ki..
"Elimizden geleni yapacağız.. Ama engeller var.."
"Ankara mı" dedim..
"Ankara çözümü bizden fazla istiyor. Biz de istiyoruz.. Ama Güney ve Yunanistan istemiyor" dedi..
İzah etti.. Özeti şu..
"Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası'na göre, Kıbrıs iki garantör devlet, Türkiye ve Yunanistan'ın ikisinin de üye olmadığı uluslararası hiçbir birliğe giremez.. Ama nasıl yaptılarsa, Türkiye'nin üye olmadığı Avrupa Birliği'ne girdiler. Bunun anlamı 'Avrupa Birliği şemsiyesi altında Enosis'tir.. Şimdi keyiflerini bozmak istemiyor, işi sürüncemede bırakıyorlar."
Başbakan, "Benim asıl sorunum içte" dedi.. "Ekonomik sıkıntı büyük.. Devlet maaş ödeyemez hale geldi.. Onu çözmem gerek" dedi..
Onu da anlattı..
"Kumarhaneler büyük gelir kaynağı. Kıbrıs bütçesinin üçte biri ordan geliyor.. Kuzey Kıbrıs bir Üniversite cenneti.. Tam 70 bin öğrenci var, dünyanın dört bir yanından gelmiş.. Bu 70 bin dinamik, yaşayan turist demek.. Ordan da büyük gelir var.. Yani ekonomik sıkıntının sebebi gelirler değil.. Giderler.. Giderleri kısmaktan başka çare yok.."
Gideri kısmak, bir siyasetçi için yapılacak en kötü şey.. Ama Özgürgün, oydan önce ülkesini düşünen bir genç adam olarak çıktı karşıma..
Sarmaş dolaş olup ayrıldık, gece yarısına doğru..
Yarın.. Sağdan sola..