İstanbul Ermeni Cemaati Maral ekibinin hazırladığı Dans Tiyatrosu, Ara ile Şamiram efsanesini Mustafa Kemal Kültür Merkezi'nde izlemiş ve nasıl bayıldığımı bu köşede yazmıştım. Yazının sonunda da, Kültür Bakanlığı Müsteşarı dostum Haluk Dursun'a "Bu gösteri hele bu sıralarda Ermeni Diasporasının en yoğun ve en etkin olduğu Paris'te sahnelenirse.." demiştim.
Sevgili Dursun hemen aradı.. "Maral'ın hem Erivan, hem de önerdiğiniz Paris gösterilerini inceleyeceğiz" dedi..
..Ve de tam o sırada Yasemin bir mail koydu önüme..
Tepesinde "Arlin Kalpakciyan" yazıyor, gönderen olarak..
İlk cümle de şöyle..
"Maral ile ilgili yazınızı üzülerek okudum.." Valla teşekkür beklemiyordum ama, 'Üzülerek okudum' da aklımdan geçmiyordu. Şaşkına döndüm.. Devamını ben daha da üzülerek okudum..
Bay Kalpakciyan özetle şöyle diyordu.
"O izledikleriniz Maral'dan ayrılanların kurduğu 'Sahte Maral' gurubudur. Esas Maral gösterisi 26 Nisan'da yapılacaktır.."
Bakar mısınız?.
Yahu 15 milyonluk İstanbul'da topu topu 70 bin Ermeni kalmış.. Onlar da hızla azalıyor. Daha geçenlerde okumuştum. Kilise yöneticilerinden biri "Cenaze törenleri vaftiz törenlerinden fazla oluyor" demişti. Niye?. Göçüyorlar da ondan..
Kalanlar da birbirlerine sımsıkı kenetleneceklerine, "Ötekiler"i sahtekarlıkla itham edecek kadar parçalanmışlar.
Ben hayatımda kimseyi etnik kökeni, dini inancına göre değerlendirmedim, ayırmadan yazdım. Hep "Bir, Beraber ve Barış içinde" olmayı istedim. Hep "Biz"i savundum!..
Ben size üzüntülerimi bildiriyorum Bay Kalpakciyan!.
26 Nisan'da beni beklemeyin, sakın!.