Televizyon yazarlarımız, saatlerce süren bitmez tükenmez dizilerden durmadan şikayet ederler de, bir türlü dizi oynatan TV'lerinden de vazgeçmezler.. "Onlar yazıyor, ben de yazmalıyım" meselesi.. Oysa mesele fark yaratmak.. Herkesten farklı şeyler yazmak.. Dizileri magazin sayfaları, ekleri bol bol yazıyor zaten.. Sen farklı ekranlara baksana..
Ben TRT Müzik'ten vazgeçeceğim bu gidişle..
Çünkü okurken, başka yerde dinleme şansımın olmadığı şarkılar ve türkülerle fon müziği yapsın diye açmağa başladığım kanal, şimdi harika görüntülerle, başımı okuduğum şeyden kaldırmama sebep oluyor. Okuma duruyor, seyir başlıyor.
Gene öyle oldu.. "Yüreğimde Türküler" diye bir program.. Yalova'ya gitmişler. Yöreyi, yerel sanatçılar, şarkılar ve türkülerle anlatıyorlar.. Yahu nasıl bir cennet bu Yalova.. Gel de seyretme.. Dört Mevsim diye bir gurup, birbirinden keyifli şarkılar, türküler söylüyor. Yalova'nın Şen Kızı türküsünü meğer Yesari Asım derlemiş, o yaylalardan.. Yalova Musiki Heyeti seslendirdi. Ne güzel..
Araya yerel halk dansı gurupları da giriyor. Bir baktım bizimkiler.. Kuzey Kafkasya dansları.. Nasıl özlemişim.. İçim cız etti..
Ankara'da nurlar içinde yatsın Elbruz Bey vardı, Kuzey Kafkasya Derneği Başkanı ve baş öğretmeni.. ve de onun harika dansçıları.. Nasıl keyifle koşardım, Kuzey Kafkasya gecelerine.. Gençler harika oynarlardı. Finalde yaşlı Elbruz Bey çıkardı, öyle bir dans ederdi k, 20'likler yapamaz.. Hele o elindeki kamaları birer birer yerdeki tahta tepsiye sapladığı sahne..
Elbruz Bey, Ankara Koleji'nin Halk Dansları gurubuna da bizim dansları öğretirdi. Serpil Bacım da o Kafkas gurubundaydı. Ne alkış alırlardı, Kolej gecelerinde..
Şimdi Kafkas Dansları izlemek için Gürcistan, ya da Ermenistan'dan Halk Oyunları guruplarının gelmesini bekler olduk..
Kafkas derneklerimiz, kültürden vazgeçip siyasete mi gömüldüler?. Yoksa.. Yoksa, yok mu oldular?.