Sevgili Denizli..
Galatasaray hocalığını acele bırak.. Ali Sami Yen Arena tribünlerini dolduran bu ultrahainler, bu Aziz Yıldırım uşağı satın alınmışlarla, Galatasaray'ı başarıya götürmene imkan yok..
Bunlar rezil.. Bunlar iğrenç.. Aziz Yıldırım o tribünlere paralı askerlerini yerleştirse, bu kadar zarar vermez. Rakip takım taraftarının protestosu adrenalin yükseltir, faydalı olur hatta.. Ama bu vatan hainleri protesto edince, maçı 2-0 önde, rahat rahat götüren takım, nasıl çöküyor, gördün herhalde.. Cüneyt Çakır o tartışmalı ikinci penaltıyı vermese sonuç ne olurdu, o hainler nasıl kına yakardı bir düşün..
O vatan hainleri, öyle bir ortamda o penaltıyı atacak kadar yürekli, o topun başına dikilecek kadar Galatasaraylı Burak'ı, hem de kaçırmadığı, kalecinin harika kurtardığı bir pozisyon sonunda yuhaladılar, deliler gibi.. Burak o penaltıyı kaçırsa biterdi. Biteceğini de biliyordu. O tribün hainlerinden biri o durumda o penaltıyı atmaya cesaret edebilir miydi, Burak'ın yerinde olsa.. Yüzü, bini bir araya gelince ancak yüreklenen o korkaklardan biri vurabilir miydi o topa?.
"Vatan haini" deyişim lafın gelişi değil Hocam..
Bir kaç ay sonra, Türkiye ne zamandır hasretini çektiği bir uluslararası final, Avrupa Şampiyonası oynamak için Fransa'ya gidecek.. Kim olacak Ayyıldızın santrforu.. Podolski mi?. Gomez mi?. Van Persie mi?. Elin oğullarına alkış, tufan..
Burak oynayacak utanmazlar!.. Umut da oynayacak.. Bizim öz çocuklarımıza "Yuh!.."
Ultrahainlerin hedefe koyduğu, Galatasaray'a dördüncü yıldızı golleri ile kazandıran iki adam, milli formayı giyecekler.. Onları bitirirseniz, siz mi çıkıp oynayacaksınız, utanmazlar?.
Hocam!.. O tribün orada oldukça, senin takımın başarılı olamaz. Korku, endişe, öfke, kırgınlık içinde forma giyen adamdan, takıma da, sana da hayır gelmez..
Mustafa Denizli anıtına bir ömür verdin.. Bu hainlerin önüne "Yem" diye atma "Büyük Mustafa" adını..
Bırak git!..