İstanbul hem de nasıl kültür merkezi.. Geçen hafta ayni gece gene üç önemli olay vardı..
İstanbul Opera Festivali Kapanış Galası..
6. Semiha Berksoy Opera Ödülleri..
43. İKSV Müzik Festivali Çifte Quartet Konseri..
Sezon boyu Opera ve Bale'nin canına okumak için elinden geleni yapan, adeta özel görevle oraya atanmış gibi eylemlere girişen Selman Ada'nın, bu yıl resmen canına okuyup göstermelik hale getirdiği Opera Festivaline adım atmamak için yemin ettim.
Bu nasıl bir müzik ve sanat ihanetidir, hem de dünya çapında bir müzik adamından gelen.. Sindiremedim.
Albert Long Hall'deki dünya çapında iki Quartet'in sekizli olarak çalacağı konser benim hayatımda ilkti. İçim yanarak Sevgili Zeliha Berksoy ve Mesut İktu kardeşlerimi kenarda bırakıp, Boğaziçi'ne gittim.
Ödül gecesinin öyküsünü de Cumhuriyet'te okudum.
Eskişehir'e bir opera kazandıran, her yıl opera festivali düzenleyen Yılmaz Büyükerşen, Semiha Berksoy Özel Ödülünü alırken, şöyle demiş..
"Emeklilik yaşım çok geride kaldı. Çok büyük borcum var. Borcumu ödemek için koşuşturuyorum. Bu yaşıma kadar anaparasını, faizlerini ödedim. Ödemeye de doyamıyorum. Atatürk'e borcum var, onu ödüyorum.."