Artık tüm yetki Anthemius'un elindeydi. Geceleri rüyalarına giren surların yapımına başlamak için herhangi bir engel kalmamıştı. Bir hafta devletle ilgili sorunları çözdükten sonra, 11 Mayıs Pazartesi günü plan, proje ve uygulama elemanlarının tümünü son durumu görüşmek için çağırdı.
"Sizlerle yaklaşık dört yıldır bu konuda çalışıyoruz. En ince detayına kadar ne yapacağımız belli. Önümüzdeki Pazartesi günü faaliyet başlıyor. Yıkım ve yapım ekipleri belli. Tam sekiz bin kişi gece gündüz demeden çalışmaya başlayacak. Yine yaptığımız projeye göre 7.5 km uzunluğundaki bu surlar beş yıl içinde bitecek. 413 yılının 1 Eylül günü yılbaşı şenlikleri kutlanırken İmparatorumuz Theodosius Altın Kapı'da surların açılışını yapacaktır. Şimdi yola koyulun. Devamlı yapılanları denetleyeceğim. Hiçbir aksaklığa müsaade etmem ve cezalandırırım."
Böylece 18 Mayıs 408 Pazartesi günü faaliyet başladı. Ama öyle hummalı bir faaliyetti ki, sanki tüm Konstantinople ayağa kalkmıştı. İlk kazıya başladıkları anda zorluklar da başlamıştı. Arazi 7.5 km boyunca inişli çıkışlıydı. Bunu göze almışlardı. Ancak, surların sağlam bir şekilde yükselebilmesi ve özellikle kulelerin yapımında sorun çıkmaması için 56 m derinliğinde temel kazılması gerekiyordu. Projeye göre bazı yerlerde daha derine inilmesi gerekliydi. Çünkü, ileride düşmanları fark ettirmeden izleyebilmek için yer yer gizli tüneller yapılacaktı. Ancak sık sık kayalara rastlanıyordu. İnsan gücüyle kayaların parçalanması zaman alıyordu. Bir fayda da sağlıyordu. Temelden çıkan taşlar temel yapımı için malzeme olarak ayrılıyordu.
Plana göre zaman kaybedilmemesi gerekiyordu. Bu nedenle sert kayaya rastlandığında ya ileriye veya geriye toprak zemin aranıyor, bulunduğunda çizimlerde değişiklik yapılıyordu.
Temel kazımı ileriye doğru devam ederken, kazılan alanlarda surların ve kulelerin yapımına hemen başlandı. Gece ocaklardan veya Büyük Liman'a yanaşan gemilerden taşlar indirilip arabalara yükleniyordu. Kademe kademe taşlar ait oldukları yerlere taşınıyor ve ülkenin her tarafından getirilmiş bin beş yüz taş ustası onları sürekli yontuyordu.
İlk bir yılda hızlı gidildi. Çünkü Konstantin Surlarından sökülen taşların çok önemli bir kısmı kullanılabildi. Plana göre Marmara kıyısından başlandı. Duvarlar 12 metre yüksekliğinde 5 metre kalınlığındaydı. Her 55 metrede bir 20 metre yüksekliğinde kuleler yapılmaya başlandı. En büyük zorluk da orada başladı. Çünkü taşları 20 metre yüksekliğe çıkarabilmek problemliydi. Onun için özel makaralı sistem icat ettiler. Kuleler üç kattı. İlk katın kapısı sur içine açılıyordu ve zemini topraktı. Buraya cephane ve silahlar konulacaktı. İkinci katın zemini ahşaptı. Surların on üç kapısına yakın kulelerde, barış zamanında kapıları koruyan askerler yatacaklardı. Bu kulelere ayrıca yandan merdivenler de yapıldı. Savaş zamanında tüm kuleleri ordu mensupları kullanacaktı.
Dokuz ay sonra Altın Kapı'nın olduğu yere varılmıştı. Anthemius, Altın Kapı için özel tasarım yaptırmıştı. Hem kapının, hem de kapıyı çevreleyen surların üstüne konulacak heykeller ısmarlanmıştı. Bu kapıdan girildikten sonra başlayan Mesē (ana cadde) Hipodrom ve Ayasofya'nın önüne varıyordu. Zafer kazanan imparatorlar bu yoldan yürüyerek Hipodrom'a kadar gelecekler ve kutlama orada yapılacaktı.
Zaman zaman can sıkıcı kaza haberleri geliyordu. Ama bu derece büyük bir şantiyede yine de oran çok düşüktü. İyi planlamanın faydalarından biri de bu idi.
411 yılının 1 Eylül günü yılbaşı büyük şenliklerle kutlandı. Şantiyenin tümünde özel yemek çıkarıldı ve kaliteli şarap dağıtıldı. Anthemius, yanına aldığı on yaşındaki İmparator II. Theodosius ile baştan başa şantiyeyi dolaştı. İmparatorlarını çalışanlar büyük bir coşku ile karşıladılar. O da zaman zaman arabadan indi ve onlara el salladı.
(Bizans'ı 1000 yıl koruyan surların yapımı iki haftada bitmez tabii. Haftaya devam edeceğiz.)