Güzel Sanatlar içinde en güzeli" der, bir Fransız atalar sözü.. "Güzel yaşama sanatıdır.."
Ve de "Güzel yaşama" diye sürüp giden bir şey yoktur.. Güzel yaşanmış anlar vardır. Güzel yaşanmış günler.. Güzel yaşanmış geceler.. Bunların çokluğu, sıklığıdır, yaşamı güzel yapan..
..Ve de etrafta, o kadar çok şey vardır ki, yaşamı güzel yapacak.. Mesele onları izlemek, aramak, bulmak, bulunca üşenmemek.. Bir de tabii paylaşmak.. Paylaşacağın birilerinin olması, güzellikleri sürdürür.. Bitince bitmez.. O güzel anlarla sohbetlerle sürer. Aradan günler geçer, anılar geçmez..
Paylaşılan güzellikler unutulmazlar çünkü.. Her buluşmanızda "Neydi o" diye başlarsınız..
Bütün bu girizgah, sizlere geçen hafta yaşadığım üç güzellikten söz edeceğim de onun için.. İki gece yaşadım ki, harika.. Bir gün yaşadım ki, olağanüstü..
Gündüzden başlayayım.. Çünkü o tam bir sürprizdi benim için, gecelere ne bulacağımı bilerek gitmişken..
Çok sevdiğim arkadaşım Dr. Banu telefon etti.. "Cumartesi için yer ayırttım. Murat Belge ile Boğaziçi Yalıları turuna çıkıyoruz.
Hareket 10.30'da, Kabataş'tan.. 16.30'a kadar.."
Ben deniz meraklısı değilim.. Ne kenarına oturup bakmaya bayılırım, ne de içinde olmaya..
Tekne tam alerjimdir.
Televizyonlarda da hava tahmin raporları var.. Cumartesi yağmurlu ve fırtınalı, üstüne üstlük..
Ama uğruna çiğ tavuk yenen arkadaş hatrı var ya.. "Peki" dedim tabii.. Cumartesi sabahı, ayağım geri geri giderek Kabataş'a uzanırken bir yandan da dua ediyorum.. "Yağmur şimdi boşansa da, gezi iptal olsa.."
Kafamda o altı saatin nasıl geçeceği var hep..
..Ve o altı saat rüzgar gibi geçti, sevgili okurlar.. "Bir altı saat daha olsaydı keşke" dedim, Murat Belge'ye sarılırken, akşam üzeri Kabataş rıhtımında.. "Bir altı saat daha dinleseydik sizi.."
Yani bu nasıl bir bilgi hazinesi, bu nasıl bir sohbet ve mizah gücüdür..
"Ben geçmiş yüzyıllar paparazzisiyim" diyor ve o yalıların tarihinden, sahiplerinden, yaşadıklarından öyle şeyleri öyle tatlı anlatıyorlar ki, günümüz paparazzileri gitsinler de ders alsınlar..
Aslında, kendi yaşamı paparazzilik, Prof. Dr. Murat Belge'nin.. Mesela, Paris Hilton ile kuzen sayılırlar bir yerde..
Ünlü Macar asıllı yıldız Zsa Zsa Gabor, Paris'in büyük teyzesi olur.. Murat Belge'nin de üvey annesi.. Murat Hocamın babası Burhan Belge, Jo Jo'nun sekiz kocasından biriydi çünkü..
Murat Belge'nin Boğaziçi Yalıları konusundaki bu emsalsiz bilgisi iki kaynaklı.. Birincisi meraklı bilim adamlığından.. Yüzlerce kitap, belge bulmuş okumuş.. İkincisi.. "Gençliğimin bütün yazları burada geçti" dedi.. Her yaz Anadolu yakasında bir yalı kiralarmış.. "O zaman asistan maaşımla gücüm yeterdi" diyor.. "Öyle ucuzdu Anadolu Yakası.."
Önünde tek satır not yok.. Boğaz'ın iki yakasındaki her yalıyı biliyor.. Kim yaptırmış, hangi mimar yapmış, sonra nasıl el değiştirmiş.. "Bugünü sormayın ama.." diyor.. "Dedim ya ben, geçen yüzyılların paparazzisiyim.."
Tabii, Demokrat Parti Milletvekili, muhafazakar ve sağcı babasının tam tersine, hele o asistanlık yıllarında en uçlarda gezinen bir solcu olarak, mizahla karışık, öyle iğneli hicivler de yapıyor ki arada..
Gerçekten olmaz böyle şey..
Bu geziden notları yazacağım size..
Tabii "Sayılmaz yaşanmadıkça" denen geceleri de.. Ama haftaya..
İzmir'deki Yo-Yo Ma ve Silk Road Gecesi ile, hemen ertesi gün İstanbul'daki Tarkan'lı saatler unutulmazdı..
İki Dünya Starı ile ard arda iki gece ki, vay ki vay!..
Haftaya.. Salıdan itibaren..