Şu anda pazartesi, saat 10.15 falan.. Tam bu sıralarda işte kapım aralanırdı.. Bilirdim ki, Kenan.. Oda komşum, Kenan Işık.. Nerden bilirdim?..
Saat onda, odamın kapısını içerden kapadım mı, yazılarımın bittiği 12'ler civarına kadar o kapının açılması yasaktı da ondan.. Yasemin kimselere izin vermezdi.. Bir tek Kenan.. Onun hakkı vardı sadece, canı istediği anda dalıp girmeye..
Dünya güzeli bir ifadeyle "Günaydın" derdi.. Hele pazartesileri hiç kaçırmazdı, "Mutlu haftalar" demeyi..
Harika bir tiyatro adamıydı.. Harika işler yapıyordu, Türkiye onu televizyonla tanımış olsa da..
Devlet Tiyatrosu'nda iki yılda iki klasik sahneye koymuştu ki, adeta "Devlet Tiyatrosu bunun için var" diye haykırmak için..
Minnacık bütçeleri ile, dekorlarını yapamazdı özel tiyatrolar o oyunların.. Nerdeki kadrolarını kurmak..
Bakın ilanlara.. Tek kişilik, iki kişilik oyunlarla dolu.. Tiyatro gibi tiyatro özlediniz mi, ya Devlet, ya Şehir Tiyatrosu.. Ödenekli tiyatrolar yani.. Hani şimdi birileri kaldırmaya uğraşıyormuş ya.. Abesle iştigal der eskiler.. Ondan..
Geçen sene, bir antik Yunan Trajedisi, Sofokles'in Antigone'sini, Sabahattin Ali'nin çevirisi, ama nasıl modern bir yorumla sahnelemişti. Türkiye'de kapalı gişe oynayan Antigone, yurt dışında da turneye çıkmış, Hindistan ve Makedonya'dan ödüllerle dönmüştü..
Bu sene, daha yakın tarihten bir klasik, Moliere sahnelemişti.. Cimri.. Gene modern bir yorumla..
Oyunun tümünü kafasında oynuyor, sonra oyuncuları seçip, sahneye koyuyordu..
"Ah bu televizyon" diyordu hep.. İyi oynayan erkekler, hele fiziği iyi genç kızların önüne öyle tekliflerle geliyorlardı ki, tiyatrolara oyuncu kalmıyordu nerdeyse..,
İşte en az iki sezon daha oynayacak Antigone "Kreon"u oynayan Atilla Olgaç'ın "Ben diziye gidiyorum" demesi üzerine kalkmıştı..
"Cimri'yi sahnelerken, kadın kadrosunu kurabilmek için ne sıkıntılar çektim" demişti bana, temsilden sonra..
Malatyalı bir demiryolu memurunun, Malatya'da ortaokul öğrencisi iken, Halkevi'nde başladığı Tiyatro öyküsü aslında roman olacak kadar renkliydi.
O Halkevleri'ni de siyasete kurban edenlerin, bu ülke kültürüne nasıl bir darbe vurduklarını anlamak için oralardan yetişen, sadece oyuncu değil, her türlü sanatçıyı iyi bilmek lazım..
Harika sanatçı, harika adam, harika dosttu ayni zamanda..
Dostumun son günlerde kapımın aralığından uzanan ve "Günaydın" diyen yüzü pek de aydın değildi.. Bir şeylere sıkkın olduğunu hissediyordum. Ama sıkıntıları ile etrafı sıkanlardan değildir. Gene de bir şaka yapar, geldiği gibi kaybolurdu..
Cuma öğleden sonra, sporun ardından, saunadan çıkarken "Kendimi iyi hissetmiyorum" demiş.. Bu defa sadece ruhsal değil, fiziksel de iyi hissetmiyor yalnız ve düşüyor..
Hastane adam gibi bir açıklama yapmadı, o günden beri.. Ne oldu, ne ameliyatı oldu bilmiyoruz. Beyninde kanama, pıhtılaşma, onun gibi bir şey mi oldu da yere düştü, ya da kayıp yere düştüğü ve başını çarptığı için mi beyni kanadı, onu bile bilmiyoruz.
Uyutuyorlarmış.. Doktorların değil, yakınlarının ifadesine göre de iyiye gidiyormuş..
Yahu Kenan Işık.. Bu ülkenin en önemli değerlerinden biri.. En sevilen insanlarının da başında gelir.. Saat başı bülten yayınlamak gerek aslında..
Nerde?..
Bizim gurup, atv'nin yönetim kurulu üyesi, ayrıca sunucusu.. ahaber'in her bülteninde olmalı.. İki gündür ayni satır dönüyor.. "İyiye gidiyor.."
Gazetelerde magazin haberi var.. Hastaneye koşanların listesi.. Yoğun bakımda uyutulan insan için hastaneye niye koşar insan, onu da anlamam ya.. Ama onların adları var, haberlerde.. Kenan'ın durumu yok.. Gazeteciliğimiz de bu..
Dua edip bekleyeceğim o zaman.. Kapımın bir sabah gene böyle açılması için dua edip, bekleyeceğim, Sevgili dostumun endişeli olduğu zaman bile gülen yüzünü..