K ontrbasçı, pazartesi sabahı o cuma akşamki konseri yönetecek konuk şefin odasına girdi..
"Provalara katılmaya geldim" dedi. "Bu hafta çalmak istiyorum.."
" Ama siz raporlusunuz" dedi şef.. "Önemli değil" dedi sanatçı.. 32 yıldır çalıyordu o senfonide.. O cumanın programında Dvorak'ın 9. Senfonisi vardı. Yeni Dünya Senfonisi.. Bu çok güzel, ama çok da zor senfoninin ikinci bölümün-de önemli kontrbas girişleri vardı ve her kontrbasçı Dvorak 9'u çalmak isterdi..
52 yaşındaydı. 20 yaşında başlamıştı, senfoni ile çalmaya..
Cuma gecesi o konsere gidenler arasında ben de vardım.. Ahmed Adnan Saygun Salonu'nda İzmir Devlet Senfoni Orkestrası ve konuk şef Emin Güven Yaşlıçam yerlerini aldılar. Beş kontrbasçı da.. Pardon, dört.. Beşinci kontrbas, orada sandalyeye dayalı duruyordu ama, kontr-basçı yoktu.. Kontrbasın önündeki nota sehpasında da, nota yoktu. Notaların yerinde, çiçeklerle çerçevelenmiş bir fotoğraf görünüyordu..
52 yaşındaki kontrbas sanatçısı Eren Bilgen, saatler önce, ani bir aort patlaması ile hastaneye yetiştirilmiş ama kurtarılamamıştı.
Dvorak 9'u seslendirmek için gelemediği sahneye, ertesi sabah, tabut içinde konacaktı..
Başta yıllar öncesinin Antalya'sından tanıdığım, o da kontrbasçı Numan Pekdemir, tüm orkestra hem de nasıl duygular içinde çaldılar, yakınday-dı yerim, şahit oldum. Dvorak'ın ikinci bölümünde Numan'ın nasıl ağladığını gördüm..
Hissettim ki, o gece o senfoniyi bize değil, Eren'e çaldılar, 30 yıllık arkadaşları.. Eren için yapılacak en iyi veda töreniydi aslında.. Tıklım tıklım dolu salonda, Eren'in çalamadığı senfoniyi Eren için çalmak..
Dvorak'ın son notaları duyulurken, ışıklar karardı, birden.. Sonra bir spot ışığı düştü, boş kontrbasın ve çiçeklerle çevrelenmiş bize gülerek bakan Eren portresinin üzerine.. Ben de ağladım o zaman..