İstanbul'a döndüğümde masamda bir mektup buldum.. Hani biz "Olimpiyat" deyince Mahşerin Dört Atlısı idik ya.. Cüneyt Ağabey, Kenan, Nuyan Ağabey ve ben. Nuyan Ağabey (Yiğit), taa Amerika'dan yazmış.. Mektup, aynen..

Soçi'de 22'nci Kış Olimpiyat oyunlarının açılış törenini baştan sona ekranda seyrettim. Dikkatimi maskotlar çekti. Her olimpiyadın bir maskotu varken Soçi'de maskot sayısı üçe çıkmış. Kedi ve tavşan, "Ayı"ya eklenmiş. Bunu zoraki buldum. Maskot ayı, belleğimi 34 yıl öncesine götürdü.
Gelmiş geçmiş yaz-kış olimpiyat maskotları arasında en unutulmazı, en sevimlisi, kuşkusuz "Mişka"dır. 1980 Moskova oyunlarının sempatik ayı yavrusu Mişka gönüllerde taht kurmuştu.
Onu en son, oyunların kapanışında gözyaşı dökerek göklere uçarken görmüştük. Milyonları da ağlatmıştı ardından..
Soçi'deki ayıyı soruşturdum.
"Mişka'nın oğlu" dediler. İnanmadım.
"Mişka'nın tüyü kızıla yakın kahverengi idi Soçi'deki beyazla boz" dedim. "Anasına çekmiş" dediler. Gene kabullenemedim.
Bir ara ağzını açıp gülümsedi. Sanki Mişka'nın sempatisinden bir rüzgâr. İçime, "Acaba" kuşkusu düştü, o zaman..
Açılış bittikten sonra yattım ama sabaha karşı ancak uyuyabildim.
Gözlerimi kapadığımda karşıma bembeyaz kıyafeti ile Kenan Onuk dikildi. Soçi'yi takibe gelmiş.
Cüneyt'i sordum.
"Gelmedi" dedi, Cennetin ılıman havasını bırakıp Soçi'nin ayazını çekmek istemediğini söylemiş. Hem Kış Olimpiyadında 100 metre koşusu da yokmuş, ki Cüneyt için Olimpiyat, odur.
"Desene gene huysuzluğu tuttu" dedim. Gülüştük.
Kenan'a, "Soçi'de neler dikkati çekecek" diye sordum. Hemen, kayakla atlamaları, buz dansını ve buz hokeyi maçlarındaki kavgaları işaret etti.
Haa... Unutmadan ileteyim. Kenan'ın ve Cüneyt'in sana çok çok selamları var.
Nuyan..