Çarşamba sabahı "Metan" rezilliğini yazdım, çıktım gazeteden.. 10 günde dört metan zehirlenmesi olayı ve 11 ölü.. Biz medya bu ölümleri "Kaza" diye duyuruyoruz, insanlar sokak tabiri ile "Niyazi" olurken.. Olmaya da devam edecekler..
Çünkü bu ülkede insanlar pisi pisine ölürlerken kimsenin ama kimsenin aklına hesap sormak gelmiyor..
Medya uyuyor.. İktidarı muhalefeti politikacılar uyuyor.. Savcılar uyuyor.. Yerel yöneticiler uyuyor.. Sorumlu olanları kimse aramıyor, kimse cezalandırmıyor.. O zaman da kimse umursamıyor, bir, dört, onbir, yüz, bin ölüyü.. Ve biz ölmeye devam ediyoruz..
Metanın nasıl zehirli bir gaz olduğunu bilmeyen var mı?.
Metanın çöplüklerden, lağımlardan ürediğini, çürüme sırasında oluşan bir öldürücü gaz olduğunu bilmeyen var mı?.
Diyelim var.. Peki, bu çöp, lağım gibi işlerde uğraşanlara öğretilmez mi?.
Bakın İzmir Ekspres gazetesinde 18 Haziran'daki ölümlerin ayrıntılarını okudum dün.. Olay günü gaz kontrolü için, atık su temizleme deposunda aşağı gönderilen ilk işçi, bir kamyon şoförüymüş, iyi mi?...
Yani aşağıda metan gazı olduğu biliniyor. Bu gazın öldürücü olduğu biliniyor "İn kontrol et" diye emir verilen kişi, kamyon şoförü.. Zerre bilgisi yok. Maske de verilmiyor.. Maske dediğin 50 lira ha.. 50 lira için, yedi insan ölüyor Güllük'te.. Biri de maske ile inen itfaiyeci.. Orada ölmek üzere olan işçiyi görünce, kendi maskesini ona takmış, o da gitmiş.. Kahramanca aslında.. Ama daha da aslına bakarsanız, o da niyazi..
Peki şoföre "İn gazı kontrol et" emrini veren kim?.
Bilen de yok, soran da..
Hani nerde benim medyam?. Kahire meydanlarında..
Hani nerde benim politikacılarım?. Mısır üzerinden birbirlerini yiyorlar..
Hani nerde benim savcılarım?. Yaz tatilinde zahir..
Yasama uykuda.. Yürütme uykuda.. Yargı uykuda.. Dördüncü güç, medya uykuda..
Herkes başının çaresine baksın..
Ama teker teker baksın ha!.. Üç kişi bir araya gelirseniz, ne olur, ne olmaz?..