Başlığa kızanlar olabilir ama benim bu filmi seçip gitmemin iki sebebinden biri o.. İlk defa Maksimum reklamlarında Mert Fırat'la birlikte görmüş, uyumlarına da, reklama da bayılmış "Yahu bizim sinemacılar uyuyor mu?. İşte sponsor da hazır gibi..
Müze kapısında karşılaşan iki çocukluk arkadaşından yola çıkarak, harika bir yol filmi yapmak niye hiçbirinin aklına gelmiyor" diye düşünmüştüm.
Karaoğlan filminde Bayırgülü'nü oynadığını duyunca "Bir de uzun metrajda görelim bakalım" dedim, bir..
İkincisi Suat Yalaz ağabeyimdi tabii.. Dünya çapında bir çizgi roman ustası.. Dostum, çok sevdiğim, saydığım bir ustam.. Karaoğlan'ın yaratıcısı..
Müge Boz beklentilerimi hem de ne kadar fazlasıyla verdiyse, Suat Ağabeyimde o kadar hayal kırıklığına uğradım.
Yanlış anlamayın.. Yönetmen ve senarist Kudret Sabancı, Suat Ağabeyin yanına uğramamış belli..
Filmin en büyük kusuru da burdan doğmuş.. Senaryo yetersiz kalıyor..
Suat Ağabeyin çizgi romanlarını nasıl heyecanla okuduğumu hatırlıyorum da.. Burda anlatılanlar pek sarmıyor seyirciyi..
Oysa çekimler güzel.. Kamera kullanımları, koreografik dövüş sahneleri Amerikan ve Çin filmlerini aratmayacak düzeyde..
Müge olağanüstü bir Bayırgülü..
Hırsız, çapkın, kıskanç, kavgacı, savaşçı..
Güzel ve dişi..
Karaoğlan,Volkan Keskin'i ilk defa gördüm ve duydum.. Yakışıklı delikanlı ama, Kartal Tibet efsane olmuştu.
Volkan'ın işi zor..
Erkek rollerinde, emektar Gafur Uzuner (Çalık) ve Hakan Karahan (Baybora) harikaydılar. Camoka'da, orijinal Dansın Sultanları yıldızı Hasan Yalnızoğlu'nun başarısını yönetmenin yanlış yorumu ve yanlış seslendirme önledi. Böylesi doğal bir tipin, o kadar zoraki kasıntılık ve o garip sese ihtiyacı yoktu ki..
Karaoğlan, kusurlarına rağmen, sıkılmadan izlenen bir Türk filmi, sonuçta..