Valla kim ne derse desin.. Ben başından sonuna hem de nasıl bir keyifle izledim, bilemezsiniz..
Yooo!.. Beni kızdıran, öfkelendiren bir sahne de olmadı.. Öyle komplekslere falan da kapılmadım..
Liam Nesson'un Takip İstanbul/ Taken 2, filminden söz ediyorum..
Ufak çapta bir kıyamet kopardılar. Hatta Kültür Bakanlığı'na giydirdiler "Böyle filmlerin ülkemizde çekilmesine nasıl izin verirsiniz" diye..
Efendim İstanbul'u kötü gösteriyormuş. En kötü sokaklarda çekilmiş.. Çarşaflı kadınlar varmış, falan filan..
Yahu, öykü İstanbul'da dünyaca ünlü Arnavut Mafyasının bir insan kaçırma olayını anlatıyor. İstanbul'da birini nereye kaçırırsınız, Trump Tower'a mı?.
Rio'da, Mexico City'de, Madrid'de kaçırılan insanların filmlerini o dünyaca ünlü turizm kentlerinin hangi mahallelerinde izledik?.
Üstelik kahramanlarımız filmin açılışında fevkalade mükemmel otelin odasında perdeyi açıp İstanbul'a, o muhteşem manzaraya bakıp nasıl "Beautiful" diyorlar.. Gene açılıştaki o denizden enfes Boğaz gezisi.. İstanbul güzel sunuluyor aslında.. Sonrası zorunlu olarak, o beğenmediğiniz sokaklarda..
Peki ama yalan mı?. Oralar İstanbul değil mi?. İstanbul'da hem de nerdeyse tüm kadınların çarşaflı dolaştığı mahalleler yok mu?.
Woody Allen'i getiriz, "İstanbul" yapsın, en güzel sahneleri çeker.. Ama böyle bir mafya filminde başka mekân kullanamazsınız..
Efendim, film aptalca imiş.. Amerika'da eleştirmenler bunda müttefik nerdeyse.. Doğru.. İlle de bakarsan, aptalca sahneler var.. Ama eğer sinemaya hoşça vakit geçirmeye gidiyorsanız, koy verin gitsin..
Liam Neeson, Arnavut mafyası ile savaşan emekli CIA ajanı rolünde harika, kim ne derse desin.. Sorunu çözümlemek için kullandığı metotlar da seyirciyi ayrıca yakalıyor, iyi çekilmiş aksiyon ve kovalamaca sahneleri yanında.. yakalıyor.. Yani bu GPS/ Küresel Yer Belirleme Sistemi devrinde bir İstanbul planı, bir ayakkabı bağı, bir kalem ve bir el bombası ile yer tespiti yapmak neşeli değil mi?. Öyle kapıldım gidiyorum ki, ara verilmesine dahi kızdım..
Dünya da öyle izliyor zaten.. Tüm aleyhte eleştirilere rağmen, film Amerika'da ilk iki haftasında seyirci ve hasılat rekoru kırdı.. Yapımcı Luc Besson "Bu son" diyor ama bakmayın.. Bu gişe zaferi Taken 3'ün habercisi.. Dilerim de yaparlar..