"Şiirin ille de kafiyeli olması gerekmez. Yaratıcı olsun yeter" diyor, küçük kız.. Filmi Yöneten Wes Anderson'a diyor herhalde.. Çünkü film değil, şiir yapmış adam..
Yani her şey bu kadar mı şiirsel olabilir bir filmde.. Öykünün geçtiği nerdeyse ıssız adadan başlayarak..
Baş rollerini 12'şer yaşındaki iki çocuğun oynadığı bir "Aşk" filmi, düşünebiliyor musunuz?.. Ve de 13 yaşından küçüklere yasak, çevrildiği Amerika'da..
Aslında "Aşk" filmi demek ne derece doğru, bilemem..
Çünkü, hayatlarının ilk kıpırdanmalarını birbirlerinde yaşayan bu küçüklerin asıl açlıkları, aşk değil, sevgi..
Film, sevgi filmi, asıl!..
Biri anne ve babasını küçük yaşta kaybetmiş, evlatlık verilmiş oğlan.. Öteki sorunlu anne ve babanın aldırmadığı, kardeşlerinin dışladığı kız..
Issız adanın farklı yerlerinde yaşarken tanışıyorlar. Birlikte kaçmaya karar veriyorlar ve adanın insan elinin değmediği bir koyuna yerleşip adını koyuyorlar.
"Ay Işığı Krallığı.."
Oğlan izci.. İyi izci.. Tek başına doğada yaşamayı, ilk yardımı, hayatta kalmayı iyi öğrenmiş.
Kız okumaya ve müziğe meraklı..
Biri gerçekleri, öteki romantizmi iyi biliyor yani..
Müthiş bir de kadro var, etraflarında.. Oymak Başı, Edward Norton harika.. Ada Polisinde Bruce Willis olağanüstü.. Kızın babasında Bill Murray yaratıyor. Daha bir sürü ünlü.. "Bitti" derken Harvey Keitel de çıkmaz mı, İzci Başı diye..
Yani, bu film için niye tam sayfa ilanlar verilmez?. Getirenler farkında değiller mi?. Ya da eleştirmenlerimiz.. Hani ya mangalda kül bırakmayanlar..
Yahu böyle film, senede kaç defa gelir.. Dağıtsanıza ortalığı..
"Bu küçükleri, Kara Hayward ve Jared Gilman'ı gidin, devlerin yanında, önlerine geçip oynarken izleyin.. Bu şiiri kaçırmayın" desenize her gün..
Moonrise Kingdom'u seyretmediyseniz, bu yıl sinemaya gitmiş sayılmazsınız.. Bakın o kadar iddialıyım..