Mehmet Barlas medyadaki öfkeden dert yanıyordu dün... "Oysa toplumun geniş kesimlerinde bu öfke yok. Onların gündemi farklı" diyor.. ..Ve final cümlesi..
"Okurlarımız ve izleyicilerimiz, bizlerin kavgalarını kendi dışlarında bir olay şeklinde, ama ilgiyle izliyorlar.."
İşte işin sırrı bu cümlede yatıyor Mehmet.. Öfke, saldırı sahte.. Öyle düşünmüyor, öyle davranmıyor, öyle yaşamıyor, ama müthiş bir öfke gösterisi içindeki en sert eylem ve söylemlerle saldırıyorlar.. Resmen oynuyorlar. Oscarlık oynuyorlar..
Çünkü, o zaman okunuyor, ya da izleniyorlar..
Ne kadar öfke, o kadar tiraj, o kadar reyting, o kadar tıklanma, izleyici..
O zaman Mehmet Barlas'ın kafasındaki soru doğru mu acaba?..
"Öfkeye prim vererek bu şiddeti bizler mi teşvik ve tahrik ediyoruz?."
Aynen öyle Sevgili Mehmet!.. Aynen öyle..
En çok söven, en çok bağırıp çağıran, on paralık fikir atmasa da ortaya, okunuyor ve izleniyor.. Konuşuluyor..
"Dün gece televizyonda herif ne dedi biliyor musun?."
"Bugün falancayı okudun mu?. Filancaya nasıl giydirmiş.."
"Herif bir tweet atmış.."
Ee.. Adamın hayatı, tiraja ve reytinge bağlı.. O zaman her gün dozu yükseltiyor.. Herkese, her şeye, en çok tepkiyi alsın diye de ülkenin, ulusun en saygın değerlerine saldırır oluyor.. Bazıları da onlara kızıyor, köpürüyor ama gene de okuyor ve izliyorlar.. Meraktan.. "Kime sövmüş, nasıl sövmüş" merakı..
Amma velakin Sevgili Mehmet,
Asıl sorun medya değil.. Balık baştan kokuyor!..
Salı günlerinden nefret ediyorum ve de çarşamba sabahlarından..
Çünkü ben sadece haber kanallarını izlerim gün boyu.. Televizyon ilgim o kadar.. Hürrem, ya da Behçet yolda karşıma çıksa tanımam mesela..
Salı günleri sabahtan akşama birbirlerine en ağır sözcüklerle saldıran, hakaret eden liderler izliyorum..
Hepsi Meclis'te.. Hepsi kendi Meclis gurupları önünde.. Yani tek çatlak ses korkusu yok. Tersine.. Sesini ne kadar yükseltir, ne kadar öfkeli, ne kadar saldırgan olursan, o kadar alkış.. O kadar "Yaşşaaa!.."
Televizyonlar da, bu şiddet ve öfke gösterisini naklen yayınlamak için yarış edince "Aman halk da bizi böyle görsün" diye, saldırı ve öfke boyutu katlanıyor..
Çünkü, öfke, nasıl medyada tiraj, ekranda reyting, sosyal medyada izleyici getiriyorsa, liderler de inanıyor ki, sandıkta da oy getiriyor.
Alır da, Allahın günü bu öfke ve şiddet bombardımanı içinde kalan millet ne hale gelir, onu düşünen yok..
O siyasiler, o gazeteciler, o kulüp yöneticileri bir araya gelince, o lafları kendileri etmemiş, kendilerine edilmemiş gibi gayet kibar sarılıp, oturuyor, sohbet ediyorlar.. Ama tahrik ettikleri insanlar, her geçen gün birbirine düşman hale gelmeye başlıyor.. Her konuda, her kesimde "Ötekiler" oluşuyor.. Amipler gibi bölünmeye başlıyoruz..
Bu öfkeye öfkelenen bir tek ben miyim?.
Geçen salı Ertuğrul Özkök (Hürriyet/ 22 Mayıs) "Bugün, yani salı günü, Türkiye'nin bir kasvet, bir diğer kâbus günü daha.." diye yazdı..
"Ey liderler bir düşünün" diye adeta yalvardı..
Geçen pazar Öcal Uluç, (Gözlem/ 20 Mayıs) "Ey siyasetçiler, sadece huzur istiyorum" diye başlık attı yazısına..
"Gün 24 saat, hafta 7, ay 30, yıl 365 gün hem de en ağır, en aşağılayıcı, dahası bir çoğu mahkemeler tarafından bile suç olarak algılanıp aleyhinize hüküm verilen söz ve açıklamalarla, birbirinizi yiyorsunuz!..
Ak'ın karşılığı mutlaka kara, kara'nın karşılığı mutlaka ak oluyor; insaf!..
Hiç mi 'iktidarın doğru söylediği', hiç mi 'muhalefetin haklı olduğu' bir şey yok?..
............
"Artık, değil saha ve salonlarda, kahvehanelerde, hatta işyerlerimizde, evlerimizde bile huzur içinde bir maç dahi seyredemez olduk. Kardeş kardeşe, karı kocaya, genç yaşlıya, kadın erkeğe, abi kardeşe 'Düşman' edildi!.." diye yazdı, ağabeyim Uluç.. Suya yazdı..
Bu milletin sadece huzur, barış ve özgürlük içinde, kavgasız, öfkesiz yaşamak özlemi içinde olan, olmaya niyetli olan yok çünkü..
Bu yazı da hiç birinde kayda girmeyecekler. Basacaklar "Delate"düğmesine..
Salı günü çıkacaklar milletin önüne ve gene birbirlerine sövecekler.. Çarşamba sabahından itibaren de, gazetelerdeki takipçileri, onları gelecek salı için bilemeye başlayacaklar..
Milletin huzuru mu?..
Millet mi bıraktık ki?..