Salı akşamı 90 Dakika'yı bitirdik ahaber'de.. Erdoğan Müdürüm "Sezon sonu" dedi.. Ben "Sezon özellikle bizim için bitmedi. Biz burada yıl boyu maçları değil, ülkede olan rezillikleri konuştuk. Onların sonu daha alınmadı. Bir, Tahkim'in kararları var. İki, UEFA'nın.. Oralardan haber gelince birer 'Özel' 90 Dakika yapmamız gerek" dedim..
Haşo "Uygun" dedi.. "Ama ben, seneye yokum.. Bu düzen içinde futbol konuşmanın anlamı yok.. Ben gidiyorum.."
"Bu programın asıl böyle zamanlarda işlevi, misyonu var. Yıl boyu reytingciler fasulye ligi tartışırken, olup bitenleri konuşan, en korkusuz ve acımasız eleştirileri yapan bizlerdik. Biz de susarsak.." dedim.. Dedim ama, eve gelince düşündüm de..
Haşo haklı.. Bu ortamda oturup tartışmanın anlamı yok.. Çünkü umut yok.. Çünkü sen ne dersen de, İmam bildiğini okuyor.. Başbakan, hani "O derse olur" dediğimiz Başbakan ne kadar sert konuştu, bu rezil ortam ve bu rezil ortamı yaratanlar için..
Peki ne oldu ayni gün?..
Stadı yakıp yıkanlar, Bağdat Caddesini yangın yerine çevirenler, benzin istasyonunda üç polis arabasını devirip, molotof kokteyli ile yakanlar ve Kadıköy'de o civarda yaşayan yüzlerce insanın hayatını tehlikeye atanlar, İstanbul'u savaş alanına çevirenler var ya.. Bilançoya bakar mısınız, Sayın Adalet Bakanım.. 14'ü polis 36 yaralı, 9 polis otosu, 6 ambülans, bir itfaiye aracı, 68'i metrobüs, 85 belediye otobüsü ağır hasarlı. Tahrip olan dükkan, otobüs durağı ve ATM sayısı yüzlerle..
Bu savaş ortamını yaratanlardan bir, sadece bir, tek bir kişi tutuklandı, Sayın Bakan?..
Oysa..
Geçen hafta manşetlerdeydi.. Poşu taktığı için, beklediği otobüs durağından alınan, 2.5 yıl tutuklu yargılanan üniversiteli genç, gene bu ülkede, bu kentte 33 yıl hapis cezasına çarptırıldı.. Aleyhinde tek delil, "İşte budur" diyen tek görgü şahidi yokken.. Şüphe üzerine.. "Örgüt üyesi değil, ama örgütü destekler havada olduğu için" denilerek..
Adalet Bakanı olarak sayfalar dolusu konuştunuz.. O 33 yılın nasıl geçerli ceza olduğunu izah ettiniz..
..Ve ayni ülkede, hem de benzin istasyonunda üç polis arabasını nasıl devirdikleri güvenlik kameralarıyla tespit edilmiş onlarca kişiden sadece biri, tek biri, tutuklandı.. Adam adam değil, İnanılmaz Hulk mübarek.. Tek başına üç arabayı tepe taklak edip yakıyor.. Suçu da Kadıköy'e bomba koymak değil, polis arabasına hasar vermek..
"Adalet" bakanlığınızın adı, Sayın Bakanım.. Ama söyler misiniz, bunların ikisi birden nasıl "Adalet?.."
Sayın Başbakan söyler misiniz, futbolda şiddet, düzen buyken, nasıl önlenecek bu ülkede?..
..Ve.. Ve..
Asıl şok..
Atanmasını alkışladığım, açıkladığı ilk milli kadrodaki ilke ve yüreği, yere göğe koyamadığım Abdullah Avcı, yeni kadrosunu açıkladı.. Emre kadroda.. Açıklama çekim sırasında geldi.. Haşo çıldırdı..
"Bu Emre oynadığı her maçta kırmızı kart görmeliydi. Görmedi.. Hadi hakemlere biri emir veriyor.. Abdullah Avcı'ya kim emir verdi yahu" diye isyan etti..
"Himayedeki" Emre, hem de bu olayların dorukta olduğu gün, "İbret-i âlem" için milli takıma çağırılıyor. Kaptan!.. Türk gencinin, Türk ulusunun önüne, hem de o gün, Başbakanın bas bas bağırdığı gün konan "Sportmenlik" örneğine bakar mısınız?. Ve de, dünyanın en "Çirkin" iki oyuncusu.. Hayatını ayni işten kazanan meslektaşlarının ekmek parası ile oynayan, onları oyundan attırmak için her türlü sahtekârlığı yapan, en sağlam mideleri bulandıran Burak ve Engin de milli takımda.. Hani stat kapılarında "Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim" yazan ülkenin milli takımındalar.. Yazıklar olsun, Abdullah Hocam sana.. Tüm umutlarımı yıktığın "Bunun da ötekilerden farkı yokmuş" dedirdiğin için, yazıklar olsun..
Yani "Kazanmak" ille de tabela mı?. Bu ülkede kazanılması gereken asıl değerler, gerçek değerler yok mu?.
"Emre'den Engin'e.. Ondan Burak'a.. Gooooll"
Senin olsun o gol Hocam..
Bu, benim takımım değil..
Sen oynat.. Hayrını gör.. Sözleşmeni uzatırlar merak etme.. Hatta zam bile alırsın..
Poşuya 33 yıl verip, bunca rezillikten tek tutuklu çıkaran adaletimiz, bu çirkin ortamın sahaya yansıyan simge yüzlerini milli forma ile ödüllendiren düzenimiz içinde, ne işin var, Haşo!.. Git!..
Git tabii..