Abuzitincim,
Bu hafta, Türkiye'de yapılan Dünya Salon Atletizm Şampiyonası'ndan bahsetmek istemiştim ama, maalesef, araya başka konular girdi. Gene de iki cümleyle değinmek isterim. Hiç Türkiye'de, atletizmde Dünya Şampiyonası'nın düzenlenebileceğini düşünemezdim. Son dakikaya kadar da şüpheyle baktım. Çünkü bunu başarabilmek gerçekten zor bi işti: teknik ve tecrübe isterdi, başardık.
Gerçi olmaması gereken bir- iki büyük hata yaşandı ama atletizm gibi bi dalda Dünya Şampiyonası düzenlemekle ülkemizin prestijini arttırdık. Ben bu işte Başbakanımızın spordan gelmesinin büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Atletizm severler adına büyük bi teşekkürü hak etti.
Basınımız, dünyada 1 numaralı spor kabul edilen atletizme "üvey evlat" muamelesi yaptığından, gerekli önemi vermedi. Hem de atletizm tarihimizde ilk defa, bi Dünya Şampiyonası'nda, peşpeşe iki defa şeref kürsüsüne çıkmamıza rağmen..
Neyse... Basınımızın yüz vermediği konu yalnız atletizm değil, kendi canlarıyla ilgili konuları da, bazı bazı, ısrarla atlıyorlar.. Bunlardan biri benim ısrarla üzerinde durduğum "sivil havacılıkta güven" meselesidir Abuzittincim. Oysa her gün bi çok gazeteci oradan buraya uçup duruyorlar. Acaba ne derecede güvencedeler, ne derece güvenle uçabiliyorlar? İrdeleyenini görmedim!
Sivil havacılık deyince akla THY ve hava meydanlarımız geliyor tabii. Geçen defa açıkça yazmamıştım, şimdi THY Genel Müdürü'nün yaptığı son basın açıklaması üzerine yazıyorum.
THY, dünyanın belli başlı 60 havayolu şirketi arasında yapılan araştırmada, güvenlik açısından, 53'üncüdür Abuzittinciğim! Bizimkinden daha güvensiz, sadece 7 havayolu daha var.. Bunlar JACDEC'in (Jet Airliner Crash Data Evaluation Centre) değerlendirmesi. Gizli saklı değil, gir Google'a oku.
"Şu kadar yeni uçak alacağız, şuralara uçacağız, Dünya'nın Bir Numaralı Havayolu olacağız.." nutukları güzel de ya güvenlik kardeşim. Bak, kısaca, bizim basında yer almayan veya benim atladığım bi olayı anlatayım.
Geçen yıl bu zamanlar, tam tarih 13 Mart 2011, saat 14.12'de, Anadolu Jet'in (THY'nin kardeş kuruluşu) TC-JKF çağrı kodlu uçağı, İngiltere'nin Stansted Havaalanı'ndan kalkıyor ve kulenin verdiği talimatları yanlış değerlendirdiğinden başka uçakların hava yoluna giriyor. Tehlikeyi düşüne biliyor musun? Her an bi uçakla burun buruna gelebilirler. AAIB'nin raporundan anlıyorsun ki (İngiliz Hava Kazaları Soruşturma Kurulu) bizim pilotlarımız, yer trafik kulesi ile birbirlerini anlamakta sıkıntı çekiyorlar. Buradan çıkan, ya İngiltere'de trafikte çalışanlar yeterli teknik İngilizce bilmiyorlar ya da bizimkiler.
Raporu, AAIB'nin internetteki kayıtlarından okursan (herkese açık bilgiler) bizim pilotlarla kuledekilerin, birbirlerinin ne dediğini bilemediklerinden, komik komik konuştuklarını göreceksin. Benim en çok dikkatimi çeken başka bi şey, iki pilottan biri sadece ikinci, öteki de ilk defa o havaalanına uçuyor. Bilader bari biri uçtuğu alanı tanısın, tecrübeli olsun! Günde 600'e yakın uçağın inip kalktığı bi alan.. Çardak değil yani.. Neyse, kulenin çeşitli ikazlarıyla TC-JKF normal irtifaya iniyor ve kazasız belasız Ankara'ya kadar da uçuyor. Ama bu uçuş orada noktalanabilirdi!
THY'de de, yan kuruluşu Anadolu Jet'de de, tecrübeli pilot sıkıntısı var. Maalesef "Benim pilotum, ötekilerin pilotu" kayırması var, sayıları az da olsa, bazılarının dil sorunu var.. Bunlar zaten internet ortamında tartışılıyor.. AAIB' nin raporu da ortada!
Bi Danimarkalı gazeteci, bizimkiler için "bazı pilotlar İngilizce bilmiyor" diye yazınca THY Genel Müdürü hop oturup hop kalkmış, dava açacağını söylemişti. Aman bu rapor varken açmasın Abuzittincim. Zaten katrilyon zarar ediyorlar.. Buna bi de gereksiz tazminatlar eklenmesin.. Güvenlik, güvenlik, güvenlik.. Ama duyan kim?
Münasip yerlerindem öperim Abuzittincim.
Kardeşin Güneş
tecellister@gmail.com