Küçükken yazları köyümüze giderdik.. Hava kararırken babaannem Tefide Bacıya lambaları yaktırırdı. Fitilli gaz lambaları.. Bahçeye kuyu başına da, çok daha iyi aydınlatan lüks lambası asılırdı, ışığında yemek rahat yensin diye..
Köyümüzde elektrik yoktu çünkü..Hem de en gelişmiş batıdaki köyümüzde..
Bu yüzden de erken yatılırdı zaten.. Erken yatınca da, sabah güneşle de kalkardık. Babaannem, tarlaya çalışmaya gidecekler için çorba hazırlardı..
Bandırma'da kışın, hem de kış olduğu halde, hem de okul ve iş olduğu halde, daha geç yatar, daha geç kalkardık. Çünkü şehirde elektrik vardı. Işık vardı.. Gece yapacak çok şey vardı. Hele de tatil geceleri, nerdeyse yatmak bilmezdik..
Şimdi, Enerji Bakanımız, güneşe göre yaşama geri dönmemizi istiyor.. Sabah ezanıyla kalkıp, yatsı ile yatacakmışız.. Böyle yaparsak bilmem kaç mega bilmem ne tasarruf sağlayacakmışız, elektrikten..
Laf..
Enerji bakanı, köye, köylülüğe geri dönmemizi istiyor resmen..
Geceleri de yaşamak, kentli işidir, çünkü..