Yüzbaşı Amerika!.. Nerden çıktı bu "Kaptan Amerika" çevirisi.. Adamın denizle, gemiyle falan ilgisi yok.. Captain, Amerikan Kara Ordusunda Yüzbaşı demek.. 1940'lı yıllarda orijinal filmi getirenler biliyordu da, 2011 yılındakiler mi bilmiyor..
Yahu ortaokul öğrencileri bilir.. Bu nasıl ayıp?..
Yüzbaşı Amerika ilk gördüğüm, aklımda ilk kalan filmlerden biriydi.. 1944'te çevirmiş Amerikalılar.. Bize gelişi üç dört sene sonra.. O zaman filmler pahalı. Kopyalar pahalı.. Çevrilir çevrilmez oynatmaya kalktınız mı, eşek yükü para ödemeniz gerek.. Bu yüzden film dünyayı dolaşır, eskir, ucuzlar, sonra bize gelirdi. Biz de İstanbul'da başardı, bir kaç kopya.. Onlar bıktıktan sonra Anadolu'yu dolaşmaya başlardı.. Böyle olunca da, yıllar olurdu, adını duymaya başladığınız filmi görmeniz..
Yüzbaşı Amerika'yı ilk Bandırma'da gördük, ağbimle.. Başından sonuna kavga döğüş, müthiş bir filmdi biz çocuklar için.. Ve de uzundu..
"36 Kısım" yazardı, sinemanın kapısındaki afişlerde..
O zaman filmler kısım kısım olurmuş zahir.. Yıllar sonra öğrendim ki, Amerika'da film "15 kısım" diye oynamış.. Biz zam yapmışız..
36 kısım, 4 saat sürerdi. Bu yüzden iki bölüm halinde iki hafta gösterilirdi. Bir hafta ilk yarısı.. İkinci hafta ikinci yarısı..
Sonra Kilis'e geldik.. Orada gene çıktı, Yüzbaşı Amerika karşımıza.. Bu defa "36 kısım tekmili birden.."
Sinemaya girip ayni biletle 4 saat filmin tümünü seyretmek ne kadar hoşumuza gitmişti.. Kaç defa izledik bilmem.. İzlemekle de kalmadık tabii..
Çocukken, annem, babam gece gezmeye gidince, biz ağbimle filmcilik oynar, seyrettiğimiz filmleri, salonu birbirine katarak canlandırırdık.. Ağbim Yüzbaşı Amerika olurdu tabii.. Senarist ve yönetmen o olduğu için.. Ben de hep yenilen düşman..
Ortaokula geçtiğimde, babamın tayini Antakya'ya çıktı.. İlk pazar sabahı ağbimle dolaşmaya çıktık ki, Gündüz Sineması, pazar günü, 10 film birden oynatıyor..
Bir biletle on film.. Yani Milli Piyango gibi birşey..
Filmlerden biri "Yüzbaşı Amerika.."
Zamlı.. Antakya'da film "80 Kısım Tekmili Birden" olmuş.. Sabah onda girdik.. Akşam sekize doğru, hava kararmış çıktık sinemadan..
Gündüz sineması her hafta 10 film oynatırdı. 6-7 si, her hafta ayni film.. Tekrar.. Üçü dördü yeni.. Kimin umurunda.. Maksat filim olsun..
Yüzbaşı Amerika'yı kaç kez seyrettiğimi hatırlamıyorum.. Ama 20-30 keredir en az..
Kanyon'a, aslında 2011 yılının bu defa üstelik üç boyutlu Yüzbaşı Amerika'yı seyretmeye değil, çocukluğumu yeniden yaşamaya gittiğimi biliyordum..
Yüzbaşı Amerika ile dolu çocukluğumu yeniden yaşamaya.
Yaşadım da.. Sinemada geçen saatlerimin en güzel yanı oydu zaten..
Yoksa, filmde beklediklerimi bulamadım.. Teknolojinin bu kadar ilerlediği bir devirde, hem de üç boyutlu bir aksiyon filminin daha sürükleyici bir öyküsü, daha çarpıcı aksiyon sahneleri olabilirdi..
Zaman zaman perdedeki durağanlıktan sıkıldığımı hissettiğim dahi oldu.
Bu yüzden filmi çocuklar ve benim gibi çocukluğunu yeniden yaşamak isteyenler dışındakilere tavsiye edemeyeceğim..