Adnan Polat'ın Galatasaray gibi muhteşem bir kulübü yönetemeyeceği, cumartesi günü bir daha kanıtlandı. Yönetimin, Kongre'nin ve Divan'ın aczi, Galatasaray'da her zaman sözü geçen yaşayan başkanların, ki ne yazık ki başlarında yakın dostlarım Selahattin Beyazıt ve Alp Yalman var, susarak hatta koluna girerek destek olmaları yüzünden kulübün başında kalmaya devam eden Adnan Polat, Galatasaray'ın tarihe geçecek bir büyük gününü de kepaze etti, yüz karasına, utanca çevirdi.
Halis bir Fenerbahçeli olmasına rağmen, Galatasaray'ın bu güzel stada sahip olması için gerçekten elinden gelenin hatta fazlasını yapan bir Başbakan'ın, Açılış Gecesini yarıda bırakıp öfke içinde Arena'dan ayrılması ne demektir?.
Galatasaray'ın stadına keyifle gelen, Fenerbahçe'nin Malatya yenilgisini soran gazetecilere, neşe içinde "Alıştık artık" şakası yapabilen Başbakan, bugün Galatasaray'a ateş püskürüyor. Onu artık daha iyi tanıdığımı düşünüyorum. Bu öfke lafta da kalmazdı, eğer bu yıl, seçim yılı olmasaydı.
Şimdi "Efendim provokasyon.. Efendim önceden planlı" diyenlere kapılıp "Protesto edenleri kameralardan belirleyip ceza vereceğiz" diye kendini kurtarmaya çalışan Adnan Polat, en başta biliyor ki, ortada ne önceden planlama, ne provokasyon var.
Türk futbol seyircisini zerre kadar tanıyan, bu ıslıkların doğal olduğunu bilir.
Daha dün Meclis'te bizzat milletvekilleri "Küfüre hapis cezası olur mu?. Millet maça küfredip içini boşaltmaya geliyor" demediler mi?. Hatta medyada bazı köşe yazarları bu konuşmaları "Küfür sosyal bir boşalmadır" diye desteklemediler mi?.
Futbol seyircisinin protesto geleneğini bilmeyen var mı?.
Ben Samet Aybaba'nın jübilesinde sahanın ortasındaki konseri sırasında "Ben aslında Fenerliyim, ama Samet'i öyle severim ki, Ankara'daki işimi bırakıp ona koştum" dediği için İbrahim Tatlıses'in nasıl yuhalandığına ve sahadan nasıl zor kaçtığına şahit oldum..
İnsanları saatin beşinde oraya toplayacaksın. Saatlerce bir rezil programla bekletip patlatacaksın..
Evet rezil..
19 Mayıslarda en geri kalmış bölgemizin ortaokul öğrencilerinden daha başarısız o İsveç jimnastiği ekibini kim, kaça kazıkladı Galatasaray'a?.. Yönetim Kurulunda "Kimin parasını çöpe atıyoruz" diyen bir kişi çıkmadı mı?.
Pekin Oyunlarının açılışını izlemiş millet, bu komikliği seyreder mi?..
Yahu Ukrayna'dan ponpon kızlar getirseniz, çok daha hoş gösteri yaparlardı?. Bu ne utanç, bu ne ayıptır?.
Sonra Kenan Doğulu.. Üç şarkı?.. Nerde?.. Gören yok. Podyum modyum yok çünkü. Işık tasarımı?.. O da ne?..
Yahu bu ülkede tonla Galatasaraylı sanatçı var, böyle bir geceye katılmak için can atan?. 10 tane çıkar.. 20 tane çıkar.. Milleti ayağa kaldırsınlar, coştursunlar.
Herkes içindeki kurdu döksün.. Arena'nın anahtarını Galatasaray'a veren Fenerli Cem Yılmaz çağırdınız da gelmedi mi?.
Bu nasıl ruhsuz, şişirme, baştan savma, bıktırıcı, usandırıcı açılış gecesidir..
Başbakan 8'e on kala falan geldi.. 10 dakika sonra gitti. Gitmese ne yapacaktı?. Bir saat boş.. Başbakanı çağıracaksın ve bir saat çimlere baktıracaksın.. Bu nasıl programcılık, bu nasıl açılıştır?.
Spor seyircisi ya coşar, ya protesto eder. Bunun arası yoktur. Adnan Polat bunu bilmez mi?.
Sen o seyirciyi coşturacak hiçbir şey yapma.. Aklından geçirme..
Şu anda aklıma geleni atıyorum. Düşünmeden bile..
2000 Yılı UEFA ve Avrupa Süper Kupası'nı alan takımı, başta Fatih Terim sahaya davet et..
Kurulan bir merdivenden teker teker Şeref Tribünü'ne çıksınlar..
Başbakan hepsinin boynuna birer Arena Açılış Madalyası taksın.. Bakın bakalım, tribünler ıslık mı çalıyor, alkış mı tutuyor, Başbakan'a?.
O gece tarihten sahneler ve günümüzden şovlarla unutulmaz bir gösteriye dönüştürülse, kimin aklına ıslık gelirdi?.
Ama sen, Çatladıkapı sporun bile daha iyisini yapabileceği bir sönük rezilliğin içine Başbakan'ı davet edersen, o Başbakan'ın bürokratı da, her bürokrat gibi, birini övmek için ötekini yerme hatasını işler ve sözlerine Galatasaray'ı aşağılayarak başlarsa, zaten köpürmek için bahane arayan seyirciyi artık tutmak mümkün olmaz..
"Ali Sami Yen'in kirasını bile ödeyemeyenler.."
"Yuuhhhhh!.."
Peki kime..
Bunu söyleyene..
Ya da Koskoca Galatasaray'ı kendi stadında kiracı duruma düşüren ve sonra o kirayı bile ödeyemeyip kapıya konacak hale getiren yönetimlere..
Olamaz mı?.
Yarın bir ıslıkçıya ceza versen, adam da kendini böyle savunsa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitse ne diyeceksin, Adnan Efendi?.
Kendi stadının açılış gecesinde maçın bitimini beklemeden, 70'inci dakikada stattan kaçan adam Galatasaray Başkanı olabilir mi?. Galatasaray'ın başında bir dakika daha kalabilir mi?.
"Özür dilerim" demek, ne Başbakan'ın, ne de taraftarın öfkesini dindirmeye yeter.. Adnan, Başkan kaldığı sürece, bu gerginlik daha da artarak gider.
Adnan Polat'a düşen "Sayın Başbakan, o gece protestolar aslında banaydı. Koskoca Galatasaray'ı trilyonlar harcayıp, küme düşme hattına düşüren, kulübü iki paralık eden, bu açılışı yüzüne gözüne bulaştıran bana.. Seyirci bana öfkeliydi aslında" demek ve Adnan Sezgin'ini de alıp, Galatasaray'ın başından da, kulübünden de çekip gitmektir.
Nereye mi?.
"Yaveri hası olduğu Aziz Yıldırım'a sığınırlar" diyecektim. Onu da diyemiyorum artık. Kankayı açılışa bile getiremedi, Adnan..
Aziz Yıldırım, yaveri hasını bir kez daha, hem de en hassas gününde tokatladı..
Yok canım.. Hava yağmurluydu o gün!..