Televizyon yayılmaya başlayınca, gazeteleri bir telaş almıştı, "Sonumuz mu geliyor" diye.. Ayni telaş bugün internet yüzünden var ya..
Çünkü televizyonun elinde gazetede olmayan bir güç vardı. Hız.. Gazete ertesi sabahı beklemek zorundayken, televizyon haberi anında verebiliyor, hatta canlı yayın, haberciliğin doruğu oluyordu.
Anında ve görüntülü habercilik..
Gazeteler, geçen yıllar içinde telaşa gerek olmadığını fark ettiler. Televizyona göre kendilerine çeki düzen verdiler, hafiften şekil değiştirdiler. Televizyonda anında yapılan haberciliği, ertesi gün derinlemesine işleyen, analiz eden bir haberciliğe döndüler ve yaşamlarını sürdürdüler..
Televizyon da bu "Hız" gücünü değerlendirdi. Haber televizyonları kurulmaya ve yayılmaya başladı.
Dünya'da CNN, ülkemizde NTV, bu türe öncülük ettiler.
Ne var ki, ne televizyon, ne internet temeldeki ihtiyacı değiştirmedi..
Gazeteci..
Gazete de, televizyon da, internet haberciliği de, gazeteciye muhtaç. Elde gazeteci olmayınca, kurumları gazeteciler yönetmeyince, başarılı olmak mümkün değil.
***
Ben Lig TV'yi sadece maç naklen yayını sırasında açıyorum. Başlama vuruşundan bir kaç dakika önce. Hakem ilk yarıyı bitirir bitirmez, Eurospor'a kayıp, devre arasını orda geçiriyorum. İkinci yarı başlarken Lig TV'ye dönüyor, maç bittiği anda da televizyonu kapıyorum.
Çünkü, maçın öncesi, arası ve sonrasındaki bitmez tükenmez reklamlara tahammül edemiyorum. Paralı ve şifreli bir kanalın seyircisini bu kadar reklama boğma hakkı yok. Açık kanalda reklamı anlıyorum, ama izlemek için para verdiğim bir kanalda bu kadar reklamı, doğru bulmuyorum. Hele canlı yayına bindirilen sanal ve bant reklamların yasaklanması gerektiğine inanıyorum.
Ve de reklamlara boğulan bu önce, ara ve sonra sürecinde "Habercilik" yapıldığına inanmıyorum. Kaybettiğim bir şey olmadığını düşünüyorum.
Bu hafta, cumartesi akşamı, ağabeyim İzmir'den gelmişti. Biraz da ona saygısızlık etmemek için televizyonu kapamadım. Galatasaray maçının ardından Lig TV işkencesini izlemek zorunda kaldım.
Lig TV'yi yönetenlerin hepsi dostlarım. Ama darılmasınlar, "İşkence" sözcüğümden. Yaşadığım aynen oydu.
Şimdi, Galatasaray, Ali Sami Yen'de son maçını oynuyor. Berbat oynuyor ve kaybediyor. Tribünlerde öfke büyük.
Habercilik aslında tam da hakem düdüğü çaldığı anda başlıyor. Ben ekran başında, Ali Sami Yen'e son kez gelen taraftarın tepkisini merak ediyorum. Büyük protestolara hedef olan Galatasaray Başkanı Adnan Polat'ın ne yaptığını, ne halde olduğunu merak ediyorum.
Nasıl çıkıyor?. Şeref Tribünü kapısı önünde etrafı çevriliyor mu?. Lig TV'nin uzattığı kamera ve mikrofona ne diyecek?. Yoksa kaçıp gidecek mi?.
Seyirci kaptanı dahil bazı futbolcuları maç başından beri ıslıklıyor. Neden?. Seyirci ve liderleri ne diyor?. Bu futbolcular ne diyorlar?.
Hayır.. Bunların hiç biri yok. Tam haberin başladığı anda, benim izlemek için para ödediğim televizyon tam 15 dakika sürecek reklamlara başlıyor.
Bittiğinde, haber de bitmiş.. Stad boşalmış. Herkes gitmiş.
Şimdi, Adnan Bey kızmasın, Aziz Bey öfkelenmesin, Yıldırım Bey darılmasın diye habercilik yapılmaz. Yapılırsa işte böyle mesleğe ihanet olur.
Yapılan sözleşmeye göre stadın içine yayıncı kuruluştan başkası giremez. Giremiyor da.. Bu yüzden maç sonu olup bitenleri sadece Lig TV'den izleme şansımız var. Onlar da on para etmez yayıncılık yapıyorlar.
Basın toplantıları ekrana gelmiyor. Orada habercilik var oysa.. Çünkü gerçek gazeteciler, iki takım teknik direktörüne ve katılan futbolculara "Gerçek" sorular soruyorlar. O yayından kaçırılıyor. Ne geliyor?. Lig TV muhabirlerinin soru bile olmayan çanak lafları..
Bir kız geliyor ekrana..
"Bir maçı daha kaybettiniz 2-0" diyor ve mikrofonu futbolcu Aydın'a uzatıyor.. Bu nasıl soru.. Soru cümlesi, soru işareti ile biter.. "Nokta" diye, soru mu olur?. Aptalca soruya, aptalca yanıt geliyor.. "Artık önümüze bakacağız.."
Olmayan sorunun, on yıldır ezberlenen yanıtı.. Lig TV alay ediyor, onu izlemek için para ödeyen seyircisiyle..
Bu mudur?.. Yüzlerce milyon dolara satın alınan yayın hakkı ve yayıncılık bu mudur?.
Maç sonu haberciliği en önemli şeydir. En kurt, en uzman muhabirler orda olmalı, en can alıcı soruları sormalılar, kameralar en ilginç maç sonu görüntülerini ekrana getirmeliler ki, millet maç bitse de kanal değiştirmesin..
Ama sen en önemli haber anlarını bitmez tükenmez reklamlarla geçirir, ardından stajyer bile olmayacak acemi çocukların eline mikrofon verip "Konuş" dersen, millet bir daha senin maç sonu yayınını bekler mi?.
Ben seyretmemekle ne kadar akıllı davrandığımı ağabeyim sayesinde yaşayarak öğrendim.
Lig TV tez elden kendine çeki düzen vermeli ve bir "Haber Televizyonu" olduğunu hatırlamalı..
Bir de Melih Şendil riyasetinde Fenerbahçe Resmi Televizyonu görüntüsünden de artık vazgeçmeli.
Eskiden mazeret vardı. "Efendim tiraj, efendim reyting" diye.. Bugün öyle değil.. Hafta sonu Olimpiyat Stadında kırılan seyirci rekoru, Trabzon seyircisinin üç büyüklerin üçünün de önünde olduğunu gösterdi. Anketler ve reytingler, Galatasaray'ın, Fener'in önünde olduğunu kanıtlıyor. O zaman Lig TV niye hâlâ ısrarla ve inatla bu kadar Fenerbahçeli?.
Aziz Yıldırım'la bir ara bozulan arayı, düzeltmek için mi?.