"Haber Televizyonu" deyince benim için hâlâ NTV.. Çünkü Haber Televizyonculuğunu bu ülkede başlatan onlar. Jilet gibi, jip gibi, frijider gibi, marka oldukları halde tür adı olarak bilinenlerden nerdeyse.. Ve de benim televizyonum. O zaman eleştirilerimi onlar üzerinden yapmam doğal.. (Ama siz okurken, NTV yerine izlediğiniz haber televizyonunun adını yazabilirsiniz. Çünkü yok aslında birbirimizden farkımız..)
Ülkemizdeki bütün haber TV'leri gibi, NTV de artık haberden fazla program yayınlıyor.. Yaşamak için reklama, reklam için de reytinge muhtaçlar. Tamam.. Tamam da..
Peki ben günün herhangi bir saatinde ve iki arada, bir derede, acele bir yere yetişmek zorundayken mesela, merak ettiğim bir haberi, ya da "Ne var ne yok, bakalım bugün" sorumun yanıtını nasıl öğreneceğim o zaman?.
Alt yazılardan.. Ne zaman açsam, ekranın altından geçen yazılardan..
NTV'yi ne zaman açarsam açayım, artık reklam araları dahil alt yazılarla haberler geçiyor, sürekli, kesiksiz..
Ama nasıl geçiyor?..
Dostlar alışverişte görsün diye..
Âdet yerini bulsun diye..
Ağır eleştiri değil mi?. Ama haklıyım.
1. TV'nin gazeteye attığı en büyük fark, zaman.. Gazete ertesi sabahı beklemek zorunda. TV anında haberi verebilir. Bizde uygulama.. NTV'nin alt yazılarının yarıdan fazlası sabah çıkan gazetelerden alınma..
Bir gece 19.00'da açtım kanalı. Alt yazıda bir gün evvel yapılan derbinin skoru vardı.. Skoru.. Ayıptır, alaydır. 24 saat sonra, hâlâ derbi skorunu bilmeyen, merak eden olur mu?. 24 saat sonra, o derbinin ardından "Yeni / Gazeteler çıktıktan sonra" haber olacak tek satır bulamamış mı, koca televizyon?.
Dünyada gazetenin kaynağı TV'dir. Bizde TV'nin kaynağı gazete.
2. Bir defasında üşenmedim saat tuttum. Tam 17 dakika sürdü, alt yazı lupu.. Yani bir haberin iki kez ekran altından geçmesi arasındaki süre..
Niye tuttum saat?. Bir haberi okurken, üzerine bant reklam bindi. Reklam binince alt yapı lupunun durması ve bitince kaldığı yerden devam etmesi gerek. Kim uğraşacak?. Üstte reklam bantı, altında alt yazı geçmeye devam ediyor ve siz alt yazıyı okuyamıyorsunuz.
İlk iki kelimesini okuduğum ve merak ettiğim haberi öğrenmek için tam 17 dakika bekledim ki, ayni habere tekrar sıra gelsin.. Bir yandan da dua ederek, gene reklam binmesin üzerine diye..
Böyle habercilik mi olur?. İnsanların, hele işi gücü olanların, "Önemli bir şey var mı" diye öğrenmek için bekleyecek 17 dakikaları var mı?. O da üzerine reklam binmezse.. Binerse bir 17 dakika daha..
3. Lup niye uzun? Bir defa tonla lüzumsuz haber. Hele de ekonomik olanları. Alt yazıda en önemli olan haberler geçer. Hemen herkesin merak ettikleri.. İkincil haberler, bültenlerde verilir. Öne gelen her şey alt yazı olmaz.
İkincisi.. O tek cümle haberi yazmak marifettir. En kısa yazacaksın.. En pahalı telgraf gibi. Kelime sayarak. Bizde önce bir başlık. Alt yazıda haber başlığı olur mu?. Sonra yığınla gereksiz kelimeyle uzatılmış haber.. Hele o çıldırtan tekrarlar..
Örnek.. Amerika Açık Tenis Turnuvası'ndan 4 erkek, dört kadın maçının sonuçları, alt yazıda şöyle geçiyor.. "Amerika Açık Tenis Turnuvası Erkekler.. Falan filan." Sonra ikinci maç. "Amerika Açık Tenis Turnuvası Erkekler.. Falan filan." Sonra üçüncü maç.. "Amerika Açık Tenis Turnuvası Erkekler.. Falan filan." Sonra dördüncü maç.. "Amerika Açık Tenis Turnuvası Erkekler.. Falan filan." Sıkıldınız değil mi?. Bir de ekran başında ağır ağır geçerken okuduğunuzu ve dört defa daha, kadın maçları için okuyacağınızı düşünün..
4. Beni asıl çıldırtan şey geçen hafta oldu.. Akşam üzeri beş gibi eve geldim. Açtım "Ne var, ne yok" diye.. "CHP Lideri Deniz Baykal" diye başlık. Ardından "Kılıçdaroğlu" diye haber.. Belli, birinin dalgınlığına gelmiş.
Gece saat 12'ye doğru yatarken merak edip NTV'ye döndüm. Lup hâlâ "CHP lideri Deniz Baykal" diye dönüyordu.
Bu ne demek biliyor musunuz?.
Bu televizyonda biri bir hata yaparsa yandınız. Çünkü düzeltecek bir sorumlu, görevli yok. "Koca NTV'de en tepeden, odacıya bu alt yazıları okuyan ve alt yazı sorumlusunu uyaran tek kişi yok.. Daha da kötüsü.. Bu NTV'de alt yazıları okuyan vatandaş da yok. Olsa anında telefonlar yağardı" diye düşünmez misiniz?.