İlk günün akşamı, her Bodrum'un kaçmazı, Ali Kestaneci'ye gittik. Yakın dostumuz.. Müthiş köfteci. Gel gelelim, Kestaneci menüyü hafifletmiş. Daha yazlık, daha hızlı yapmış ifadesine göre.. Uygulama.. Perde pilavı yok. Ali'nin çok özeli, o benzersiz, o harika lezzet yok.. Olur mu?. "Bir daha gelmem bak" dedim, Ali'ye..
Ordan çıkınca Bülent ile Hande'ye gittik. Geçen yıl eğlencenin kralını yaşamıştık ya onlarla.. Bu yıl yer değiştirmişler. Küçük.. Dolayısıyla çok sıkışık bir bahçe.. Her biri 36 derece soba bir yığın insan sırt sırta oturuyor. Bu yıl zaten havalar çöl sıcağı.. Bülent "Ara" der demez kaçtık..
Ertesi gece Nebil'in bahçesindeydik. Yeni ev sahibemiz Nehir!.. Ve Nehir ne yapmış bilir misiniz?..
Perde pilavı.. Ali'ye çattım ya.. Sen internetten tarifi bul, indir ve yap.. Öyle kolay değildir ha, perde deyip geçmeyin. Malzemesini bulmak, hazırlamak saatler sürer.. İnceliğe bakar mısınız?. Bin çeşit Halil İbrahim sofrası yanında.. Saatler boyu keyifle yedik içtik, arkada Nebil'in bulup getirdiği bir üçlü fasıl çalıp söylerken.. Derken Savaş geldi. Savaş Ay.. Akordiyonuyla.. Ve bir coşturdu ki ortalığı.. Herkes söyler, herkes oynar oldu, bahçede.. Savaş'ın oğlu Ulaş da orda, gitarıyla.. O da girdi mi devreye.. İngilizce flamenco dinledim ilk defa.. İspanyollar da ilk defa dinlemiş zaten, İspanya radyosu birinci kanalında.. Yer yerinden oynamış. Ulaş aylardır İspanya'da, flamenco üzerine araştırıyor. Ama bakmayın her sazı çalıyor, her müziği de söylüyor..
Ve de.. Ve de Baba Cahit.. Cahit Berkay.. Moğollar'ın büyük ustası.. O da aramızda.. O da sarılmaz mı gitara..
Yani nasıl ama nasıl güzel, unutulmaz bir gece oldu, inanın kalemin gücü yetmez Nehir ve Nebil tasarımı bu güzelliği anlatmaya..
Keşke orda olsaydınız da yaşasaydınız.. Hıncal'ın kaleminin tasvirde nasıl aciz kaldığını görseydiniz..
Bitti mi?.. Biter mi?.. Daha yeni başlıyoruz.. Bu Nehir/ Nebil gecesinden sonra ara verelim dedik, o kadar.. Yarın devam..