Önce özürle karışık bir kutlama yazmam gerek.. Uğur Dündar ve Cengiz Semercioğlu için..
Canları sıkılan birtakım polislerin, bir genç kızın peşine takılıp onu teşhir etmelerine hemen tüm medya balıkla atlar ve alet olurken, Cengiz nefis bir yazı ile polislerin yaptıklarının suç olduğunu, soruşturulması gerektiğini yazmış, Hürriyet'te.. Uğur Dündar da, konuyu tam da bu açıdan ele alıp, haber yapmış..
Star Haber'i uzun zamandır izlemiyorum. O müthiş ve rakipsiz haberciliklerini, tiksindiğim magazin programları üslubunda sunmakta ısrar ettikleri ve bu rezil sunuştan reyting bekledikleri için.
Yazımı yazarken de Cengiz'den haberim yoktu. Çünkü ben, sabah gazeteye sadece Sabah'ı okuyup geliyorum. Öbür gazeteleri öğleden sonra görüyorum. Bu meslek ilkem..
Şimdi devam edelim..
Polisin yaptığı iş çok ama çok kötü.. Bunun üzerine tüm medyanın, tüm gücü ile gitmesi gerekirdi. Başyazarlar, Güngör Mengi, Oktay Ekşi, Fatih Altaylı yazmalıydı. Hele demokrat geçinenler, bu İnsan Haklarının en kutsalı özel yaşama hem de polisin tecavüzünün hesabını sormalıydı.. Hasan Cemaller, Ahmet Altanlar, İsmet Berkanlar.. Daha aklınıza kim gelirse.. Hani mangalda kül bırakmayan demokratlar.
Ama bizim medyamız, "Büyük" tür. Büyük konuları yazarak büyürler.. Bunun sorumlusu da ne yazık ki, Abdi İpekçi.. Bir gün baş yazısında şöyle başlamıştı..
"Bugün basit bir konu için vaktinizi işgal edeceğim içim özür dilerim.."
Basit konu, Türk Hava Yolları'nın yolcuları bezdiren rötarlarıydı..
"Vatan kurtaran aslanlar" diyorum ben bu büyük konuları büyük büyük yazan meslektaşlarıma.. Yazdıklarının ne işe yaradığını çok merak ederek..
Oysa bu genç kıza yapılanın üzerine gitseler, o polisler hakkında soruşturma açılabilir, ceza almaları sağlanabilirdi. Yazılanlar işe yarar, medyanın gücü ortaya çıkardı. Bir daha hiç bir polis, bir genç kızın onurunu, bir kaç saatlik eğlencesine feda etmeyi aklından bile geçiremezdi.
Bu arada Cengiz'le konuştum. İstanbul Emniyet Müdürü bizzat aramış. Teşekkür etmiş ve soruşturma emri verdiğini söylemiş. Hüseyin Çapkın Müdüre de teşekkür.. Çünkü son zamanlarda canları sıkılan bazı polislerle ilgili aldığım şikâyetler hızla artıyor.
Bir ünlü arkadaşımı polisler çevirmişler. Gece yarısı direksiyonda tek başına kadın oldunuz mu, çevrilmeme şansınız yok nerdeyse..
Üfletmişler. Sınırın üstünde çıkmış. Ne yapılır o zaman.. Zabıt tutulur, ceza yazılır, araba bağlanır. Genç kadın taksi ile evine yollanır.. Aynen de öyle yapmışlar polisler, ama 15 dakika sonra.. 15 dakika hiçbir şey yapmadan kızı arabanın içinde bekletmişler. Sonra nerden çıktığı belli olmayan bir yığın paparazzi, fotoğraf makineleri ve kameralarla orada bitivermiş. Polisler, görüntüler kayda girince işleme başlamışlar, iyi mi?.
Nedir bu şimdi?. Paparazzi polis işbirliği mi?.
Kızın ehliyetine 6 ay el konmuş.. "Örnek var.. Mahkemeye git. Ehliyete el koymak artık öyle kolay değil" dedim.. Hani kan muayenesi.. Hatta kandaki, nefesteki promil yetmez. Mahkeme kararı var bu konuda.. Herkesin sarhoşluk derecesi ayrı. Sürücünün sarhoş olduğuna üfleme aletinin değil, doktorun karar vermesi gerek. Hiçbiri yok.
Şimdi polisler keyfi davranmayacak. Biz gazeteciler, böyle keyfi davranışlarda, hakkına tecavüz edilenin kimlik ve makamına bakmadan, şiddetle tepki göstereceğiz.
Türkiye'nin gerçek hukuk devleti olması için, bu "Küçük" sorunları çözmek gerek önce..