Sevgili Nuyan Ağabey'den (Yiğit) hoş bir mektup aldım. Aynen sunuyorum.
***
Sevgili Hıncal,
Eski bir yüzücü olan eşim Fatoş ile birlikte Kısa Kulvar Avrupa Yüzme Şampiyonası'nı TV ekranında seyrettikten sonra geçen gece sevgili Mehmet Aslan ile birlikte yaptığınız Kırmızı Çizgi programınızı izledik ve yüzücü mayoları ile ilgili yorumlarınızı hayli ilginç bulduk.
Mayo konusu üç çeyrek asırdan beri gündemden inmez. Konuşmalarınızı dinlerken aklıma Dawn Frazer'in FISA'ya başvurusu geldi. 1956 Melbourne, 1960 Roma ve 1964 Tokyo Olimpiyatları'nda Bayanlar 100 metre serbest yüzme yarışını kazanan Avustralyalı Dawn Frazer, "
Kadın yüzücülerin dereceleri mayoları yüzünden erkeklerin derecelerinden daha geride kalmaktadır" iddiasında bulunmuştu.
Dawn Frazer "Golden Girl'' adı ile yayımlanan yaşam öyküsünü içeren kitapta erkeklerin avuç içi kadar mayo giydiklerini, bu yüzden suda daha az sürtünmeyle karşılaştıklarını, bayanların ise sadece kol ve bacaklarının açıkta olduğunu, gövde kısmının yün veya ipek kumaş mayolarla kaplandığını ve yüzerken daha fazla sürtünmeye maruz kaldıklarını söylemişti.
Şöhret ve başarının getirdiği tatlı şımarıklıklarla hatırlanan deli kız, daha da ileri giderek FISA'dan mayosuz yüzmesine izin vermesini istemişti. FISA şaşkına dönmüştü. Olumlu ya da olumsuz bir cevap gelmeyince Dawn Frazer basının karşısına çıkıp
"Ben kadınların erkekler kadar hızlı yüzebileceğini kanıtlamak için çırılçıplak soyunmaktan utanmıyorum ama FISA bu isteğime izin vermeye utanıyor'' diye o günlerin manşetlerini ele geçirmişti.
Roma Oyunlarında rahmetli Cüneyt Koryürek ile birlikte tanışma fırsatını bulduğumuz Dawn Frazer, Tokyo Oyunları sırasında da İmparatorun Sarayına izinsiz girme girişiminde bulunarak skandal yaratmıştı.
Mayo sorunu eskidir, bitmez ve bitmeyecektir de...
Sevgiler dostum.