Sabah Yasemin'e "Antalya'yı takip et" dedim.. Öyle fırtına haberleri geliyor ki, uçak kalkamayabilir, inemeyebilir..
Öğleye doğru "Tamam" dedi.. Havaalanına gittim.. Torosları aşarken biraz salladı, indik ki, ayakta durmak zor, fırtınadan.. Karşılamaya gelen Vedat "Allahtan dindi" dedi..
"Bu dinmişi mi" dedim..
"Ağbi Falezlerde ünlü şelale var ya" dedi.. "Aşağı denize doğru değil, yukarı kente doğru akıyordu, karşıdan gelen fırtına yüzünden" dedi..
Doğru otele.. Konser saatine kadar sırtüstü yatıp belimi dinlendirmem gerek..
Hillside Su..
Odama çıktım, uzandım.. Donuyorum..
Telefon ettim. Bana bir elektrikli ısıtıcı yolladılar, bana mısın demedi.. Yorganın altına girmek zorunda kaldım.. Konser için çıktım ki, oda servisi yapanlar, ellerinde elektrikli ısıtıcı, odalara koşuyor.. Herkes donmuş, herkes yardım istemiş.. Sonunda kaloriferleri yaktılar da, tüyümüz ısındı, konser dönüşü..
Sabah, odamın stor perdelerini açtım.. Karşıda sahil.. Deniz çarşaf.. Güneş pırıl.. Ve de havuz başında bikinileriyle uzanmış güzeller..
Bir gece içinde, kara kıştan, Akdeniz yazına dönüş..
Bu ne mucize iklimdir!..