Bu defa bekledim..
İstanbul'un düşman işgalinden kurtulduğu günün yıldönümünde camilere asılan mahyalar kıyameti kopardı malum çevrelerde..
"Kim yazmış bunları?.. Kim astırmış.."
Hesap sormalar.. Sorumlu aramalar..
"Vallahi ben astırmadım" diye korkmalar, kaçmalar..
Ne yazıyor mahyalarda..
"Ordumuza şükran borçluyuz/ Milli birlik esastır/ Kurtuluşumuz kutlu olsun/ Ne mutlu Türküm diyene/ Önce vatan.."
Yahu bu laflar kimi niye rahatsız eder?.. Kime niye batar?..
Biz Türkiye'de bir millet değil miyiz?. Bu ülke bu milletin vatanı değil mi?.. Bu ordu, bu cumhuriyeti kuran ve de hele son yıllarda binlerce şehit vererek koruyan ordu, bu milletin gençlerinden oluşmuyor mu?. "Ne mutlu Türküm diyene" Atatürk'ün hem de en anlamlı, en güzel lafı değil mi?.
Neden, kimden rahatsızsınız?..
Milletten mi, vatandan mı, ordudan mı, Atatürk'ten mi?..
Demokratlık dediğiniz, kimliksiz, kişiliksiz, vatansız olmak mı?..
"Israrlı ve devamlı saldırılara kim 'Ne oluyor' diyecek bakalım benden başka" diye bekledim..
Mehmet Yılmaz patladı sonunda, Hürriyet'te..
Oh be!..