Bir yaz gecesi rüyası daha yaşadım, Arena'da.. Bu defa Mazhar, Fuat ve Özkan'la.. Benim öbür çocuklarım.. Modern Folk Üçlüsü sokmuştu ya beni, 1969'da bu işlerin içine.. Sonra bir yığın çocuğum oldu. Dönüşüm.. O unutulmaz Kiziroğlu Mustafa Bey'i söyleyen Dönüşüm.. Sonra, Yeni Türkü'ye dönüşen efsane Fen Lisesi.. Ve de Mazhar, Fuat, Özkan..
Arena dünyanın en güzel sahilinde, dünyanın en güzel konser yeri.. İki saat falan öncesinden gidiyorum.. O sahilde güneşin batışı, karşı sahildeki bütün camların, şarkılar, şiirlerdeki gibi, yansıyan gurup vaktinin ışımasıyla kırmızıya dönüp yanışı ve ardından ayın doğuşu.. Denizde kıpırdaşan yakamozlar..
Konserin havasına öyle bir giriyorsunuz ki..
Harikaydı Mazhar, Fuat, Özkan.. Harika söylediler, harika eğlendirdiler.. Sabaha kadar gitseler olurdu..
En önde Emine Erdoğan ve kızlarının eşlik ederek, tempo tutarak izlemeleri daha da güzeldi.. Üstelik ne yollarda, ne içerde göze batan bir koruma çemberi de yoktu. Ailenin orda olduğunu, önde oturanlar ve tanıyanlar fark etti nerdeyse. En güzeli de oydu..
Benim şarkımı, "Güllerin İçinden"i "Bis"te söylediler.. Şarkıyı benim keşfettiğimi de söyledi, Mazhar.. Şantaj yaptığımı söylemedi.
1984'tü bana geldiler.. "Yepyeni bir albüm yapıyoruz" dediler.. O zaman, CD yapılmaz, 33'lük plak yapılırdı, albüm denen.. "Güllerin İçinden var mı" dedim..
"Yahu Hıncal Ağbi o şarkıyı 1971 de yaptık. Kimse tutmadı. 15 yıl sonra bizi uğraştırma" dediler..
"Bakın" dedim, "Güllerin İçinden yoksa, albümünüzü ne alırım, ne dinlerim, ne de tek satır yazarım.."
Öyle girdi albüme.. Dahası Modern Folk Üçlüsü'nün albümüne de koydurdum..
Patladı Güllerin İçinden.. Klasik oldu, hala söyleniyor.. Gene kıyamet kopardı Arena'da.. Binlerce kişi birlikte söyledi.
Öylesine keyifliydik ki, gecenin bitmesini istemedik.. Sortie'ye geçtik, o muhteşem manzaranın karşısına.. Ama saat 12'de bir motor yanaştı sahile.. Ardından Sortie ile Boğaz'ın arasına bir perde çekildi. O dünya güzeli tablo örtüldü..
Bu Boğaz, Yunanistan, İtalya, İspanya, Fransa'da olsa ülke geçindirir..
Biz ırzına geçiyoruz.. Deyimi bağışlayın. Bu manzaranın önüne perde çekmekle ırza geçmenin farkı yok..
Bu nasıl bir yönetim anlayışıdır?..
Yani, bu devirde, 2009 yılında, hala dengeyi sağlayacak bir çözüm aranacağına, elde desibel aleti, "Asarım ha.. Keserim ha.."
Bu mudur?.. Devlet yönetmek bu mudur?..