BU yıl bu kadar güzel, bu kadar coşkulu, bu kadar muhteşem bir konser daha izleyebilir miyim bilmiyorum..
Açık Hava'da Özgür Sevinç'in 3 prova ile hazırlayıp yönettiği Metropol Senfoni ve Çelik Kasapoğlu yönetimindeki geçen yıldan tanıdığımız o harika koro Ladies & Gentlemen eşliğindeki Ferhat Göçer konserinden söz ediyorum..
Olmaz böyle şey.. Gerçekten olmaz..
Türkiye'yi geçin, dünya üzerinde böyle bir repertuarı söyleyebilecek, söyletirken dinletecek, coşku ile ayağa fırlatacak, istediği anda çılgın bir tempo tutturup, istediği anda derin bir sessizlik ve göz yaşlarına sürükleyecek, istediği anda, cep telefonlarının ışıklarını karanlıkta ateş böcekleri gibi yaktırıp dans ettirirken, istediği anda ayağa fırlatıp göbek attıracak, halay çektirecek bir sahne lideri kaç tane var?..
Ayni konserde Nessun Dorma ile Aşık Ali İzzet'i söyleyebilecek, Torna a Sorrento'yla Akdeniz rüyalarına götürdüğü binlerle insanı "Dök zülfünü meydane gel" diye savaş meydanlarına çağıracak, Toreador'un aşk, cesaret ve coşku dolu aryasıyla, Türk popunda sevgiyi en güzel anlatan, Kazım Baba'nın şarkısı Cennet'i ayni repertuara koyup ayni insanlara ayni keyifle dinletebilecek kaç kişi tanıyorsunuz?.. Ya da Kalamış'ın Münir Ustanın ölümünden sonra nerdeyse unutulan gazelini hem de o koca Açık Hava Tiyatrosunda, hem de iki buçuk saat şarkı söyledikten sonra, mikrofonsuz okuyacak bir ses hacmi, genişliği ve tekniği kaç kişide var?..
Ferhat Göçer bu ülkenin gururlarından biri.. Artık sınırlarımıza sığmıyor..
Ferhat'ı, arkasına mesela Opera Orkestra ve Korosunu koyup dünya piyasasına çıkarmalıyız.. Bu ülkeyi tanıtmak, bu ülkeyi özellikle gençlere duyurmak ve sevdirmek için..
Dünyanın en ünlü müzik marketlerinde, dünyanın en büyük hava alanı dükkânlarında, artık Frangulislerin, Bocellilerin yanında bir de Türk sergilenmeli.. Ferhat'ın onlardan eksiği yok, fazlası var!..
Artık büyük düşünmenin ve kolları sıvamanın zamanıdır!..
Kim üzerine ne düşecekse yapmalı..Ben hazırım!..