Abuzittincim,
Ben sana gene Kıbrıs'tan yazıyorum. Neden dersen o seçim gürültüsünden heyheyler bastı.. Kıbrıs'a gelmek de kolay. Avrupa vatandaşları nasıl kimliklerini gösterip oradan buraya gidip geliyorlarsa biz Türkler de Kıbrıs'a nüfus kağıdımızı gösterip girebiliyoruz. Allah büyüklerimize zeval vermesin böyle bi lüksümüz var. Hatta basın kartını gösterince, şayet bilgisayar başında oturan Rum polisi, o gece eşiyle kavga edip güne canı sıkkın başlamadıysa, karşı tarafa da geçebiliyorsun.
Neyse, ben seçimlerin gürültüsünden kaçıp buraya geldim ya, meğer Kıbrıs'ta da seçimler varmış.. Yollarda konvoylar, kornaya sonuna kadar abanan insanlar. Fakat buradaki ilginç durum, parti liderleri meydanlara insanları toplayıp birbirlerine küfretmiyorlar. Belki daha zamanı gelmemiştir. Genellikle havalar mülayim olduğundan kömür yardımı yapan da yok... Buzdolabı taşıyan bi kamyonet gördüm meğer kaldığım otelinkiymiş, tamire gidiyormuş.
Girne'de turizm daha yeni kıpırdıyor gibi. Oysa Rum tarafında Larnaka'ya gittim bayağı turist vardı, denize bile giriyorlar. Lefkoşe'nin Rum kesiminde de turist açısından bi hareketlilik gözüküyor. Bizim yeni açılan Lokmacı kapısında (bu iki taraf arasındaki sınır çizgisi) uzun bi kuyruk dikkatimi çekti. Bu Rum tarafından bizim tarafa geçmek isteyenlerin kuyruğu imiş. İçlerinde hem yabancı turistler hem Kıbrıslı Rumlar var.
Bizim taraftan sahte Lacoste, Adidas, Nike, Diesel alıyorlar. Bi de saat ve Chanel gibi kokular var. O tarafta sahte mal satmak büyük suç. Çünkü AB çok ciddi kontrol ediyor.
Bu Lokmacı kapısında yapılacak ilk iş kontrol noktalarını çoğaltmak ki turistler bizim tarafa daha rahat geçsinler. Adamlar sınırdaki yığılmayı görünce gerisin geri dönüyorlar.
Turistleri kaçırmamak için çok basit bazı önlemler alınabilir. Lokmacılarda Osmanlılar'dan kalma kendi gibi adı da "Büyük" bi han var. 500 yılın üzerinde bi yapı hâlâ sapasağlam. Turistlerin ilgisini çeken bi yer. Poşetlerini sahte Lacostlarla dolduran turistler bu hanın çevresinde müziğin gerçeğini dinliyorlar. Ordayken 5'li bi caz grubu vardı ve Türk gençleri süper müzik yapıyorlardı.
Bu gibi cazip aktivitelerle turistleri Lefkoşe'nin içlerine çekmeliyiz. Turizm de para var. Krize rağmen daha şimdiden gördüğüm kalabalıklar Avrupalıların tatillerinden feragat etmeyeceğini gösteriyor.
Kıbrıs Türkleri, bu pastanın neredeyse tamamını Rumlara kaptırmamalı. Bu arada ilginç bi haber, Kıbrıslı Rumlar, Rum tarafında toprakları bulunan kariyer sahibi Türkleri yeniden eski evlerine çekmek için çok cazip tekliflerde bulunuyorlarmış. Mesela "İşini o tarafta sürdür gel bu tarafta otur. Evini, bahçeni onaralım" diyorlarmış. İster misin şimdi bi de beyin göçü başlasın? Zaten Türkiye'den getirilip Kıbrıs'a yerleştirilen binlerce işsiz, inşaatlarda çalışmak için, gün birlik, Rum kesimine geçiyor. Bunlara bi de doktorlar, profesörler, bilgisayarcılar eklenirse tablo kötü tamamlanır. Ama ne gam.. bizim de Beşparmak dağlarının eteklerine işlenmiş muazzam bi bayrağımız var. Yanına bi tane daha ekleriz şahane olur!
Münasip yerlerinden öperim Abuzittinciğim.
Kardeşin Güneş.
tecellister@gmail.com