Shakespeare'in Venedik Taciri, Yahudi tefeci Shylock ile, Hıristiyan tüccar Antonio arasındaki bir borç senedi üzerine kuruludur. Senede göre, tüccar borcunu ödeyemezse, tefeci, onun vücudunun istediği yerinden bir pound (Yaklaşık yarım kilo) et kesip alacaktır..
Bu notu yazının başına niye koyduğumu, filmden çıkarken anlayacaksınız..
Ve gene filmden çıkarken, başlığa niçin "Bu ne güzel finaldir" lafını koyma sebebimi de..
Final dediğim 30-40 saniye.. Bir kadın ve bir erkek bakışıyorlar önce, sonra sarılıyorlar.. The End.. Hepsi bu.. "Eee!.. Biz böyle yüzlerce final izledik.."
Doğrudur.. İzlediniz.. Ama bu görünen final.. Oysa filmi başından sonuna izlediğinizde o görünen finalin bir de hiç görülmeyen, insanın içine, ruhuna işleyen yanını hissedecek ve de fena halde duygulanacaksınız.. Belki de gözleriniz nemlenecek..
Yedi Yaşam (Seven Pounds/ Yedi Pound) oldukça ilginç bir film..
Will Smith bir vergi müfettişi olarak çıkıyor karşımıza.. Vergisini ödeyemeyen bazı kişilerin peşinde.. İşi bu.. Değil.. Film ilerledikçe anlıyorsunuz ki, bizim müfettiş ödenmeyen vergileri tahsil değil, ödeyemeyenlerin kimlikleri, kişiliklerini öğrenmenin peşinde?..
Niye?..
Orasını filmde göreceksiniz.. İlk yarısını büyük bir merak "Ne oluyor" sorusunu çözmekle geçirdiğiniz, ama ikinci yarısında bir duygu seline kapıldığınız filmde..
Bir komedi, aksiyon oyuncusu olarak tanıdığımız Will Smith ortak yapımcısı olduğu bu filmde "Ben başka şeyler de oynarım" demiş ve başarmış da.. Başından sonuna onun üzerine kurulu senaryoyu sırtında taşıyor..
Bana sorarsanız Yedi Yaşam'ı görmelisiniz..
O enfes final anını yaşamak için en azından, görmelisiniz!..