Galiba öğrenmemiz gereken şey bu.. Barış içinde bir arada yaşamak.. Aramızdaki farklar ne olursa olsun, ötekinin de insan olma hakkına saygı duyarak.. Bizi ne derin uçurumlar ayırsa da, madem bir arada yaşamak zorundayız, öyleyse bu birlikteliği barış içinde sürdürmenin yollarını bulmak..
O zaman dünyamızı da, yaşamımızı da güzelleştirir, o zaman kavgaları azaltırız işte..
Sihirli sözler bu..
Barış içinde bir arada yaşamak.. Türklerle Kürtler, Fenerlilerle Galatasaraylılar, İnananlarla Dinsizler, Sıkmabaşlılarla Başı Açıklar, Karşı cinsçilerle Eşcinseller.. Aklınıza ne gelirse.. Ve de.. Sigara içenlerle İçmeyenler..
"Ya bir yol bulacağız, ya da bir yol yapacağız" demiş, Kartacalı Anibal.. Bir yol her zaman var.. Olacak.. Olmalı..
Sigara içenlerin de haklarını tanıyan Madrid havaalanındaki hoş karşılamadan sonra kente gittik.. Otele.. Ritz!.. Madrid'in en eski, en ünlü otellerinden.. Hemingwayli yıllarda Avrupa Sosyetesinin doruklarından Ritz.. Eski demek, bugünün otel mimarlarının üç kat yerleştirdikleri yüksekliğe tek tavan demek.. Yani otelin lobisinin doğal kliması var sanki..
Bir yorgunluk kahvesi için oturduk.. En tiryakimiz Güneri (Civaoğlu).. "Ne istersiniz" diye gelen garsona "Sigara içiliyor mu" diye sordu..
"Merdivenden inince" dedi garson..
Merdiven dediği, iki basamak.. Salon bu minik setle ikiye bölünmüş. Alt kısımda bar ve önünde masalar var. Orada sigara serbest.. İçilen ve içilmeyen yer arasında başkaca ayrım yok..
Ama bizim oturduğumuz yerde de ne dumanı, ne kokusu var sigaranın.. Yüksek tavanlar ve güçlü klima işi bitiriyor..
Hemen yemeğe çıktık.. İlk durak, kentin iş merkezinde, yemeğin nispeten hızlı yendiği bir orta sınıf lokantası.. Ginos diye bir yer.. Tıklım tıklım dolu.. Bizim masada kül tablası var..
Lokantanın sahibi de geldi yanımıza.. İlk bilgileri ondan aldık..
İspanya'da umumi yerlerde sigara içimini kısıtlayan (Yasaklayan değil) yasaya göre, 100 metrekarenin üzerindeki cafe, restoran, kulüp ve benzeri yerlerde, karar işyeri sahibine bırakılarak, yüzde 30'luk bir "İçenler" bölümü ayrılmasına izin verilmiş.. Niye yüzde 30!.. Çünkü İspanya'da sigara içenlerin genel nüfusa oranı yüzde 30!.. O yüzde 30'un azınlık haklarına saygı.. Bizim patron "Tamamen temiz" bir dükkân kararı almış. Kapıya da kocaman yazmış.. "Bu dükkânda sigara içilmez.."
Ve de mekân boşalmış.. Müşteri sayısı, ciro, kâr, yüzde 70 düşmüş birden.. "Alışırlar, malışırlar.. Eski müşteriler nasılsa döner" diye umutla beklemiş, ama tık yok.. İşler daha da kötüye gidiyor.. Dönmüş ilk kararından.. Yüzde 30'luk içilen bölümü ayırmış..
Nasıl ayırmış?.. Salonun bir bölümüne "İçilir" diyerek, hepsi o.. Başka ayrım yok.. Ama kuvvetli klimalar öyle çekiyor ki dumanı.. İçerde duman izi yok.. Olsa zaten..
Efendim "İçilmez" yerde içmenin cezası 10 eurodan başlıyor, kanunda.. Üst sınır 600 bin euro.. Yani 1.2 milyon Türk Lirası.. Neye göre artıyor?.. İhlalin ciddiyeti, tekrarı ve göz yuman müessesenin elde ettiği kâra göre..
Peki ihlali kim tespit ediyor?.. Polis ve Sağlık Bakanlığı'nın sigara müfettişleri.. Nasıl yapıyorlar bu işi.. İkide birde dükkânı basıp, insanları rahatsız ederek mi?..
Hayır!.. Şikâyet üzerine..
"Altı ay oldu, içmeli bölüme döneli" dedi, patron.. "Ama bir tek şikâyetçi bile çıkmadı.."
Herkes yerinden, konumundan mutlu ki, polisi, müfettişi arayan yok..
Peki işler!..
"Sigaralı bölümü açar açmaz, eski müşterilerimizin yüzde 70'i geri döndü.. Ama hâlâ sistem değişikliğinden haberdar olmayanlar var, onların da yakında dönmesini, işlerin eski düzeye gelmesini bekliyoruz" dedi patron..
Başka sistemler de bulmuş, kanun koyucu İspanya'da, insanlar barış içinde bir arada yaşasınlar için.. Onları da gittik, gördük, yaşadık..
Cumaya..