"Alnından öperim" diye mesaj attım Uğur Dündar'a, canlı haber yayını devam ederken, perşembe gecesi.. İşte televizyon gazeteciliği bu.. İşte Uğur Dündar farkı bu..
Herkes akla ilk geleni yaparken, farkın peşinde koşmanın ve yakalamanın "Gazetecilik" olduğunu bilmek..
Günlerdir Aktütün'le yatıp Aktütün'le kalkıyoruz.. Herkes her şeyi ezberledi nerdeyse..
Her şeyi mi gerçekten?..
Aktütün sadece bir karakol mu?.. Orda bir de köy var.. Orda bir köy var uzakta.. İçinde de insanlar.. Sizin, bizim gibi..
Ne var ki onlar bombaların makineli tüfek tarakalarının gürültüsü içinde yaşamaya çalışan insanlar.. Ve de çocuklar.. Patlamamış mermiyi oyuncak yapan çocuklar..
Bir de bu çocukların dramı var.. Belki de asıl dram onlarınki..
Birkaç yüz metre ötedeki köye giden kim?.. Onları merak eden kim?.. O çocukların dramını gözler önüne seren, yaranın asıl sebebine parmak basan kim?.
Uğur Dündar ve ekibi..
İnanın gözyaşları içinde izledim o minikleri.. Başta Çiçek!.. Nasıl şirin, nasıl tatlı, nasıl sevimli, nasıl güzel, nasıl anında bağrınıza basmayı istediğiniz çocuklar bunlar..
Tertemizler.. Pırıl pırıllar.. Ve de ne güzel konuşuyor, duygularını ne güzel anlatıyorlar.. İsteklerini.. Hayallerini..
Atla deve de değil ha.. Çocukluklarını çocuk gibi yaşamak istiyorlar.. Okumak istiyorlar..
Ve de Star'ın kamerası gösteriyor.. İki sınıflı okulun kapısı kilitli.. Hiç açılmamış.. Çocuklar bu yıl hiç öğretmen görmemişler.. Bu çocuk böyle büyürse, 10 sene sonra 800 metre ötedeki Aktütün Karakolu'nu bekleyenler arasında mı olur, yoksa saldıranlara mı katılır, tahmin zor değil..
Uğur Dündar'ın kameraları bu ince noktayı yakalıyor işte.. Görünen, herkesin gördüğünü değil, bir adım ötesini.. Derinliğini.. Gazetecilik işte bu..
Ve de Star'ın bu haberi karşısında utanacağına "Terörist medya.. Düzmece haber.. Çocukları makyajlayıp ekrana çıkarmışlar" diyen, diyebilen bir Milli Eğitim Bakanı..
"Milli" denen eğitimimiz nasıl bir kafaya emanet onu görüyorsunuz, Uğur Dündar'ın harika paralel anlatımında.. Bir yanda Aktütün köy okulunu ve öğrencilerini görüyor, dinliyorsunuz, belgesel.. Yanında Bakan (!), aslında bakamayan konuşuyor.. Sallıyor!..
"Terörist medya!.. Sahtekâr medya!.."
Uğur, öyle kibar, ama öyle acı bir yanıt verdi ki bakana, insanda biraz yüz kızarması olsa, o yayın bitmeden istifasını SMS'le başbakana yollar.. "Ben bu ülkenin Milli Eğitimini yönetmeye layık değilim, affedin" der..
Ama bu ülkede "İstifa" diye bir müessese yok.
O bakan, o yüzle bugün "Milli" Eğitimi yönetiyor hâlâ..
Yönetmeye de devam edecek!..
Ülkemin asıl acı kaderi bu!..