İNANILIR gibi değil.. Gerçekten inanılır gibi değil.. Trafikte her görüntü İstanbul'un Teksas olduğunu gösteriyor.. Polis, yakalanma korkusu sıfıra inmiş.. Sürücüler öyle pervasız, öyle akıl almaz işler yapıyorlar ki..
Kanyon önünde karşıya geçiyoruz. O geniş Büyükdere Caddesi.. Yayaya ışık 90 saniye kırmızı, 20 saniye yeşil yanıyor. Karşı taraf bu kentin en kalabalık alışveriş merkezi. Yeşili yığınla insan bekliyor iki yanlı. Sonra da yarış başlıyor, yarı yolda kırmızıya yakalanmamak için..
Yandı fırladık. Ayni anda bir de kamyon fırladı, hem de gaza basarak, kendisine kırmızı yanarken. Ezilmemize ramak kaldı. Biz kurtardık kendimizi, o ezmedi değil..
Ve o sırada o kavşakta iki trafik polisi yan yana duruyor. Sohbete dalmış aralarında. Şoför polisleri göre göre kırmızıda geçiyor.. Bu ne demek?..
"Ben seni adam yerine koymuyorum" demek!..
"Memur Bey" diye bağırdım da, kafasını kaldırıp kamyonu gördü. Plakayı yazdı mı bilmem. 28 Temmuz Pazartesi saat 18.30'da Kanyon Kavşağı'nda kesilmiş makbuz varsa, bana kopyasını göndersinler..
Ve ertesi sabah bu rezilliği yazmak var kafamda, işe geliyorum, Nispetiye Caddesi'nde.. Zincirlikuyu'ya gelirken cadde ikiye ayrılır. Sağ gidiş olur, sol geliş, tek yönlü.. İşte bu tek yönlü yolda, TJT 69 plakalı taksi, U dönüş yaptı iyi mi?.. O kalabalık trafikte çift yönlü yolda U dönemezsiniz.. Bu tek yönlü yolda U yaptı, düşünebiliyor musun İstanbul Trafik Denetleme Müdürü kardeşim.. Bunun ne manaya geldiğini düşünebiliyor musun?.. Düşünüyorsan, yüzün kızarıyor demektir.
İstanbul'un göbeğinde yapılan, yapılmaya cesaret edilen şeylere bakar mısınız?..
Hani polis?.. Hani kural?.. Hani korku?..
Hazret işaret eden müşteriyi geç fark etmiş. Geri dönüp alacak!.. Aldı da!..
Helal olsun şoför kardeşim sana, helal olsun!..
Sana bu cesareti, bu pervasızlığı, bu rahatlığı verenlere de helal olsun!..