Amerika'yı sarsan en büyük skandallardan biriydi, bir televizyon yarışmasında şike yapıldığı iddiası.. Yer yerinden oynadı. Medyada kıyametler koptu. Amerikan Senatosu soruşturma komisyonu kurdu. Davalar açıldı. Ağır mahkûmiyetler verildi. Olay romanlara konu oldu.. Filmleri çekildi..
Neden?.
Bu ülkede en büyük suç, halkı aldatmak!. Başkanlarını bile "Yalan" söylemek suçuyla yargıladılar. Clinton zor sıyırdı. Nixon tüm onurunu kaybetmiş olarak görevden alındı. Yerine gelen Ford affetti de, hapisten kurtuldu.
Peki bizde?..
Ya bizde..
Televizyon yarışmaları doğru mu?.. Ciddi mi?. Gerçek mi?.. Ödülleri başaranlar, kazananlar mı alıyor, yoksa TV şirketlerinin, ya da sunucuların seçtikleri mi?..
Bunu denetleyen kurum var mı?..
Mesela RTÜK?.. Mesela medya?.. Mesela savcılar?..
Ben bir yarışma meraklısıyım. Hobilerim arasındadır. Fırsat buldukça izlerim, yurtiçinde, dışında fark etmez..
Ahmet Çakar'ın Şansa Bak yarışmasına da bir iki takıldım ve izlerken utandım.
İki sebepten. Bir.. Ahmet Çakar konuklarıyla resmen alay ediyor, oynuyor, aşağılıyor. Avcunun içine alıp canının istediği gibi yoğuruyor. Tahammül eden yarışmacılar ya mazoşist olmalı, ya da üç kuruş için her şeyi göze alan zavallılar.. Bilemem. Bildiğim böyle formatlar dünya TV'lerinde var. Çünkü böyle aşağılanmaktan hoşlananlar da var, böyle şeyleri izlemekten zevk alanlar da.. Zincirin en zayıf halkası mıdır, nedir, öyle bir yarışma dünyayı kasıp kavurmuş, bize de gelmişti, hatırlayın..
Ona bir şey diyemem.. Bana sorarsanız, bu formatta işler için bulunmaz Bursa kumaşı, mükemmel bir televizyon yıldızı Çakar.. Harika götürüyor. Tek sözüm yok, sadece alkışlarım..
Amma "İki" deyince orda durun..
Bu format ve uygulama içinde Ahmet Çakar bana sınırsız para, ilave bir ev, ilave bir otomobil kazandırabilir. Beni sevdiğinden.. Ya da aramızda anlaşıp, kazandırdıklarını paylaşacağımızdan.. Ya da ben kanalın seçtiği, reyting yaratacak kukla olmayı kabul ettiğimden..
İkramiye güya Milli Piyango gibi toplarla düşüyor. Ama Ahmet Çakar'ın ilave yetkisi sonsuz. Parayı da arttırıyor canı istediği gibi.. Son anda ev, araba da ekleyebiliyor. Daha kötüsü..
Yarışmacıları seviyor, ya da nefret ediyor. O zaman da müdahale ediyor. Sevdiği bilsin, sevmediği bilmesin diye çırpınıyor ve başarılı oluyor..
Yani Çakar isterse kaybetme, istemezse kazanmanız mümkün değil nerdeyse..
O zaman bu nasıl yarışma söyler misiniz, Bay RTÜK Zahit Akman Bey mesela..
Bu nasıl yarışmadır ve bu ülkenin yasalarına, kurallarına, törelerine, RTÜK'ün ilkelerine uygun mudur?.
Geçen akşam gazeteci olduğunu söyleyen Tarık diye bir genç vardı. Ahmet Çakar'la alay etti resmen ve o ana kadar aşağılanan herkesin intikamını aldı bir bakıma.. Çakar da ondan nefret etti tabii ve kazanmasını engellemek için elinden geleni yaptı. Rakibinin verdiği yanlış cevabı değiştirmek için çırpındıkça çırpındı. Ona Cezmi Or dedirtmemek için neler yaptı neler.. Oysa Tarık, Temel Reis sorusunda yanlışı seçip, daha sonra yüksek sesle düşünürken doğru cevaba yönelir yönelmez lafını kesti, düşünmesine izin vermedi, bir yanıt için 1520 dakikanın beklendiği programda Tarık'ı sık boğaz edip yanlış seçimi anında yaptırdı ve delikanlıyı zevkle eledi.
RTÜK üyelerinin bu bölümü toplu halde izlemelerini tavsiye ederim. O zaman rezilliği göreceklerdir.
Görecekler de ne yapacaklardır?.
Hiçbir şey..
Çünkü bu ülke başı boş.. Bu ülke sahipsiz, tamam mı?..
Bunca TV eleştirmeni içinde bu rezilliğe dikkat çeken tek kişinin olmayışı da bizim mesleğin ayıbı, o da ayrı!..